ABD seçimleri küresel sağlığı yeniden nasıl şekillendirebilir?
Yeni ortaya çıkan hastalıklar ve salgın tehditleri, kürtaj ve üreme sağlığı, iklim değişikliği ve savaş bölgelerine insani yardım arasında, 5 Kasım'da yapılacak ABD başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi aday Donald Trump ve Demokrat aday Kamala Harris'in küresel sağlık için neredeyse taban tabana zıt vizyonları var ve önümüzdeki hafta yapılacak seçimlerin sonucu muhtemelen Avrupa ve dünya çapında yankılanacak.
Trump'ın eski yönetimi, küresel sağlığa yaklaşımı hakkında sağlam bir ipucu sunuyor. En önemlisi, finansmanı keserek ABD'yi Dünya Sağlık Örgütü'nden (WHO-DSÖ) çekmeye başlamış ve COVID-19 aşı paylaşım programı COVAX'a katılmamayı tercih etmişti.
O dönemde Almanya, DSÖ'ye sağladığı finansmanı 359,2 milyon dolardan 1,26 milyar doların üzerine çıkararak kısa bir süre için örgütün en büyük bağışçısı haline gelmişti ancak bütçe kesintileri ve Avrupa'daki muhafazakâr değişim nedeniyle bugün bunun tekrarlanacağı kesin değil.
İsviçre'nin Cenevre kentindeki Uluslararası ve Kalkınma Çalışmaları Enstitüsü Küresel Sağlık Merkezi eş direktörü Suerie Moon, Euronews Health'e yaptığı açıklamada, "Almanya ile COVID-19 sırasında gördüklerimiz çok önemliydi ancak kriz koşullarında farklı liderlikle istisnai olabilirdi," dedi.
Olası ikinci Trump dönemi Avrupa'yı sağlık alanında nasıl etkileyebilir?
Suerie Moon, Trump'ın ikinci döneminde küresel bir salgın anlaşmasına ilişkin müzakereleri baltalamaya çalışabileceğine dikkat çekti.
Görüşmelerin pazartesi günü yeniden başlaması planlanıyor ve müzakereciler anlaşmayı yıl sonuna kadar bitirmek isteseler de şimdiden ertelenmiş durumda.
Üreme sağlığı girişimleri de sekteye uğrayabilir.
ABD başkanları, siyasi partilerine bağlı olarak, yabancı sivil toplum kuruluşlarının (STK) ABD'den aile planlaması fonu alma koşulu olarak kürtaj reklamı yapılmasını yasaklayan Mexico City Politikasını ya geri alma ya da eski haline getirme eğilimi gösteriyor.
Trump yasağı önemli ölçüde genişletti ve Beyaz Saray'a geri dönerse muhtemelen bunu tekrar yapacak.
En son 2017 yılında Hollanda'nın öncülüğünde kurulan bir fon, Trump dönemindeki kısıtlamalar nedeniyle para kaybeden uluslararası cinsel sağlık grupları için 260 milyon euro toplamıştı.
Ancak ABD'nin küresel cinsel sağlık ve üreme hakları konusunda Avrupa'dan önemli ölçüde daha fazla harcama yaptığı göz önüne alındığında - 2022 yılında 9,4 milyar dolar - cinsel sağlık ve üreme sağlığı ile ihmal edilen hastalıklara odaklanan bir Alman savunuculuk grubu olan Deutsche Stiftung Weltbevoelkerung'un Brüksel ofisi başkanı Lisa Goerlitz, ABD geri çekildiğinde "bu büyük açığı tamamen dengelemek asla mümkün olmayacak" dedi.
Tek zorluk para değil. Trump'ın kazanması Avrupalıların küresel sağlık konusundaki siyasi kararlılığını sınayacaktır ve liderlerin bunu üstlenmek konusunda iştahlı olmayabilir.
Goerlitz, "Başka bir Trump yönetiminin küresel sağlık üzerindeki etkisi bu kez geçen seferkinden daha kötü olabilir ve Avrupa yanıt vermek ve adım atmak için geçen seferkinden daha kötü bir durumda kalabilir" değerlendirmesini yaptı.
Özellikle Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, COVID-19 salgınının ardından kabul edilen ve AB'yi Afrika'nın kendi sağlık yeteneklerini destekleme çabasının önemli bir destekçisi olarak konumlandıran AB'nin Küresel Sağlık Stratejisini destekliyor.
Ancak bu yılın başlarında AB liderleri sağlık krizleri için ayrılan 1 milyar euroyu Ukrayna'yı desteklemek üzere yönlendirdi ve yeni Komisyon'un sağlık portföyünün birden fazla kişiye dağılmış olması, sağlığın bir zamanlar olduğu gibi siyasi bir öncelik olmayabileceğini gösteriyor.
AB ülkeleri ayrıca, Birliğe ne kadar yakın olmak istediklerine dair tartışmalarla boğuşuyor ve bu da sağlık konularında daha fazla koordinasyon sağlama isteklerini etkileyebilir.
Daha önce Almanya'da görev yapan Harvard Üniversitesi doktorlarından Dr. Muhammad Jawad Noon Euronews Health'e yaptığı açıklamada, "Komisyon, Avrupa'yı küresel sağlık alanında bir lider olarak konumlandırmaya çalışıyor ancak bu ülkeler bundan uzaklaşmaya çalışıyor, bu da başka bir gerilim," diye konuştu.
Kamala Harris'in kazanması durumunda ne olabilir?
Bir Harris yönetimi, küresel sağlık konusunda muhtemelen Başkan Joe Biden ile benzer bir yaklaşım benimseyecek.
Örneğin; Biden döneminde cinsel sağlık programlarına yönelik fonlar arttı ve Harris'in ekibi muhtemelen pandemi anlaşması müzakerelerine dahil olmaya devam edecektir.
Ancak, küresel HIV/AIDS çabalarına verilen destek risk altında olabilir.
Bu yıl Biden yönetimi, son 20 yılda Afrika'da 25 milyon kişinin hayatını kurtardığı belirtilen ABD'nin "Başkanı'nın AIDS'e Karşı Acil Durum Planı" (President's Emergency Plan for AIDS Relief (PEPFAR) AIDS yardımına yönelik başkanın acil planı (Pepfar)" için fonları keseceğini açıkladı.
PEPFAR programı, kürtajla ilgili siyasi bir kavganın içine çekildikten sonra sadece bir yıl daha yeniden uygulamada kalması planlandı.
PEPFAR, iç politikanın küresel sağlık ve dış politikayı nasıl etkilediğinin altını çiziyor - hem ABD hem de Avrupa'nın önümüzdeki birkaç yıl boyunca boğuşacağı bir dinamik olarak bakılıyor.
Beyaz Saray'a kim gelirse gelsin, Moon hem Avrupa hem de ABD'nin küresel sağlık önceliklerinin düşük gelirli ülkelere yönelik kalkınma yardımlarından pandemiye hazırlık ve antimikrobiyal direnç (AMR) gibi ortak sağlık sorunlarını ele almaya doğru kaymasını ve bu konuları kendi ülkelerindeki seçmenler için daha cazip hale getirmesini bekliyor.
Moon, "Avrupa'nın kendi vatandaşlarına anlatabileceği konulara daha fazla öncelik verme ihtimali var. Bunlar hem kendimizi korumak hem de dünyanın geri kalanında sağlığa katkıda bulunmak için ele almamız gereken konular," diye konuştu.
Küresel sağlığın öncelenmesine dikkat çeken Moon, "Bu, Avrupalıların sağlık sorunlarına odaklanmanın yanı sıra dünyanın diğer yerlerindeki insanların sağlığını desteklemek ve korumak anlamına geliyor. Bu da son 20-30 yıldır küresel sağlığa hakim olan mantıktan çok farklı bir mantık," diye ekledi.
Yesterday