...

Logo Yotel Air CDG
in partnership with
Logo Nextory

Avrupa'nın evcil hayvan mezarlıklarının ardındaki büyüleyici tarih

• Oct 31, 2024, 12:44 AM
15 min de lecture
1

Her şey Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Kaliforniya'da eyaletinde yer alan Los Angeles'ın banliyölerinde bir evcil hayvan mezarlığına yapılan ziyaretle başladı.

Amerikalı yazar ve fotoğrafçı Paul Koudounaris, tüm kariyerini ölüm üzerine çalışarak geçirmesine rağmen insan mezarlıklarını pek önemsemiyordu ama Pet Haven Mezarlığı ve Krematoryumu farklıydı.

"Bütün bir günümü orada geçirdim. İnanılmaz derecede etkilendim," diyor Koudounaris Euronews Culture'a. "Sanki normalde ölülerle ya da tüm retorikle etkileşimimizi düzenleyen tüm kurallar askıya alınmış gibiydi. Çünkü söz konusu hayvanlar olduğunda, onlarla çok farklı bir ilişkimiz var. İnsanlar ne isterlerse söyleyebiliyorlar. İletişim çok daha doğrudan ve çok daha saftı."

Böylece 11 yıl süren bir takıntı doğdu ve 'Faithful Unto Death' kitabı ile sonuçlandı. Geçtiğimiz ay İngiltere'de yayınlanan kitap, hayvanların ölümü ve anıtlaştırılmasıyla ilgili farklı kültürel uygulamaları ve algıları araştırıyor.

A tribute to Gigi at a pet cemetery in Berlin, Germany.
A tribute to Gigi at a pet cemetery in Berlin, Germany. Paul Koudounaris

Mezar taşlarındaki narin el boyaması portrelerden, gerçek boyutlu heykellerin ve tarihi anıt mezarların baş döndürücü ihtişamına kadar her sayfa, hayvanlarla aramızdaki eşsiz bağa ve bu tür ilişkilerin kederle kuşatıldığında nasıl hem eğlenceli hem de yürek parçalayıcı şekillerde ifade edilebileceğine saygı duruşunda bulunuyor.

Koudounaris, "Bir evcil hayvan öldüğünde, bu bir insan akrabasının ölümünden farklı bir deneyimdir," diyor. "Onlar, bir insan ilişkisinin asla gerçekten yapamayacağı şekilde, kendimizin bir tür ayna görüntüsü haline gelirler. Sanki bir parçanız ölmüş ve bir daha asla geri gelmeyecekmiş gibi."

Londra Hyde Park'daki ilk hayvan mezarlığı.
Londra Hyde Park'daki ilk hayvan mezarlığı. Paul Koudounaris

İlk kentsel evcil hayvan mezarlığı 1881 yılında Londra'daki Hyde Park'ta Cherry adında küçük bir Malta köpeğinin ölümünün ardından kuruldu. Ailesi, Cherry'yi oraya gömmelerine izin vermeyi kabul eden Bay Winbridge adlı yerel bir bekçiyle iyi arkadaş olmuştu.

Haber hızla yayıldı ve Bay Winbridge birdenbire evcil hayvan gömme talepleriyle karşı karşıya geldi. Katıksız cömertliği sayesinde, farkında olmadan insanların evcil hayvanların imhası konusunda giderek artan çaresiz ikilemlerine çok ihtiyaç duyulan bir çözüm yaratmıştı.

Hyde Park'daki Darling Dolly mezarı.
Hyde Park'daki Darling Dolly mezarı. Paul Koudounaris

Viktorya döneminde, bugün düşünülemez gelse de, şehir sakinleri ölen hayvanlarını genellikle nehirlere ya da çöpe atıyordu. Alternatifler ise ya pahalı ve ürkütücü tahnit işlemi ya da hayvanların kimyasallarla parçalanıp çöpe atılması gibi acımasız yöntemlerdi.

İnsanlar için gömme işlemi kutsal kabul edilirken, 1800'lerin sonuna dek yakma bir seçenek değildi. Bu yüzden evcil hayvan sahiplerinin kayıplarını onurlandırma ya da duygularını ifade etme şansı yoktu. Evcil hayvan ölümü ise tabuydu.

Bu dönem, aynı zamanda Avrupa’da evcil hayvan sahiplenme kavramının yayılmaya başladığı bir dönemdi. Toplum yeni bu bağın anlamını sorgularken, kıtada ilk evcil hayvan mezarlıkları, başlangıçta sadece hizmet hayvanlarına özel, sıkı kurallarla ortaya çıkıyordu.

Bu mezarlıklardan en ünlüsü Paris’te, 1899’da açılan Cimetière des Chiens et Autres Animaux Domestiques oldu. Zarif Art Nouveau tarzındaki bu mezarlık, Parislilerin ölen hayvanlarını Seine Nehri’ne atmalarını önlemek ve hayvan haklarının tanınmasına ilham vermek amacıyla kurulmuştu.

Yaklaşık 10 yıl boyunca kitabı için araştırma yaparken, dünyanın dört bir yanındaki evcil hayvan mezarlıklarını ve cenaze törenlerini ziyaret eden Koudounaris’i en çok etkileyen şeylerden biri de evcil hayvan kaybının geniş yelpazesiydi.

Örneğin, İngiltere Gloucestershire’da, üzerinde “Yaşlı balığın anısı” başlıklı bir ayet kazınmış, bir alabalığa adanmış çok eski bir mezar bulunuyor.

Bir başka örnek, 1990’lı yıllarda bir otelde gösteri yapan ve ABD’nin Las Vegas kentindeki bir evcil hayvan mezarlığına gömülen en büyük hayvan olan fil Stoney. Ölçeğin diğer ucunda ise ABD’nin Maryland eyaletinde ofis çalışanlarının bağ kurduğu ve kibrit kutusunda resmi olarak defnedilen bir sinek var.

"Şahsen bir balıkla bağ kurmayı anlamasam da insanlar her şeyle bağ kurabiliyor. Bence en güzel yanı da bu; her türden hayvan bir şekilde insanın kalbine dokunabiliyor," diyor Koudounaris.

İsveç'in başkenti Stockholm'de bir hayvan mezarlığı
İsveç'in başkenti Stockholm'de bir hayvan mezarlığı Paul Koudounaris

Evcil hayvanların yası günümüzde çok daha iyi biliniyor ve anlaşılıyor olsa da, insan ölümüyle kıyaslandığında küçümsenen ve bazen de utanılan bir sosyal damga hala varlığını sürdürüyor.

Bu durum, bir hayvanın ölümüne nasıl tepki vereceğimizi karmaşık hale getirebiliyor; daha çabuk unutmamız gerektiğini ya da onları bir törenle anmanın "aptalca" olduğunu düşünebiliyoruz.

"Sorun şu ki, Batı kültüründe hayvanlar söz konusu olduğunda, insanlarla yaptığımız gibi vedalaşmak için yerleşik bir sürecimiz yok" diyor Koudounaris.

"Örneğin Tayland'dayken, sadece hayvan cenazeleri konusunda uzmanlaşmış bir Budist tapınağı vardı. Hayvanlarla vedalaşmak için bir yas ritüeli uygulayan başka kültürlerin de olması dikkatimi çekti. Bunun çok yardımcı olduğunu düşünüyorum."

Emma isimli bir köpeğe ait mezar.
Emma isimli bir köpeğe ait mezar. Paul Koudounaris

Dünyadaki evcil hayvan mezarlıklarının birçoğu kapalı ya da terk edilmiş durumda ancak Koudounaris hepsine karşı bir sevgi besliyor.

"Ben bunu yas tutma sanatına benzetiyorum, çünkü bunlar sadece normal, sıradan insanların kederlerini ifade etmek için aradıkları terimler."

Ancak öne çıkanlar arasında Finlandiya'nın Helsinki kentinde yer alan ve elle boyanmış evcil hayvan portrelerinin küçük fenerlerin yumuşak ışığıyla aydınlatıldığı ormanlık bir mezarlık da var.

Helsinki'deki hayvan mezarlığı.
Helsinki'deki hayvan mezarlığı. Paul Koudounaris

Koudounaris, “Meksika’nın Juárez kentinde de çok sevdiğim bir evcil hayvan mezarlığı var; çölün ortasında, el boyaması köpek ve kedi resimlerinin olduğu bir taş tarlası,” diye ekliyor.

Adına rağmen, evcil hayvan mezarlıkları yalnızca kayıp anılarını değil, başkalarının samimi - hatta oyunbaz - kırılganlık ve kendini ifade etme anlarını yakaladığımız son derece insani alanlardır.

Bu mezarlıklar, türler arasındaki sessiz, görkemli aşk hikayelerine adanmış, onların bize ve dünyamıza nasıl şekil verdiğini hatırlatan kutsal yerlerdir.

Koudounaris, “Umarım kitabımla insanlara bu duygunun ne kadar evrensel olduğunu hissettirebilirim,” diyor. “Belki de diğer insanların evcil hayvanlarının vefatına nasıl veda ettiklerini görerek, kendileri için ilham bulabilirler.”