...

Logo Yotel Air CDG
in partnership with
Logo Nextory

‘Aslolan Galatasaray’dır’: Fatih Terim’in attığı tarihi imzanın 50. yılı

• Jul 8, 2024, 9:04 PM
9 min de lecture
1

Galatasaray’ın efsane teknik direktörü Fatih Terim, bundan tam 50 yıl önce Galatasaray’a futbolcu olarak ilk imzasını attı ve bir ömür kendisini sarı-kırmızılı renklere bağlayacak, adeta adıyla özdeşleşecek kulübün bir parçası oldu.

Kulübün resmi X hesabından Pazartesi günü yapılan paylaşımda, 8 Temmuz 1974’te Terim’in ilk kez resmi olarak Galatasaraylı olduğu vurgulandı.

“Efsanemiz Fatih Terim, 50 yıl önce bugün Galatasaray’a ilk imzasını attı, gerisini tarih yazdı,” denilen paylaşımda, “İmparator” lakaplı teknik adama “yaşattıkları için” teşekkür edildi ve kendisinin ünlü “Aslolan Galatasaray’dır” sözüne de referans yapıldı.

Hikaye Adana’da başladı

4 Eylül 1953'te Adana'nın Ceyhan ilçesinde doğan Fatih Terim, futbola 16 yaşında Ceyhanspor'da kaleci olarak başladı. 1969-1974 yılları arasında Adana Demirspor'da defansif orta saha pozisyonunda oynadı ve mavi-lacivertli formayla 125 maçta 25 gol attı.

1974 yılının 8 Temmuz’unda, 1.4 milyon liraya Galatasaray'a transfer oldu.

Babası Talat Terim'in başlangıçta oğlunun İstanbul'a taşınması konusunda tereddütleri, Galatasaray efsanesi “taçsız kral” Metin Oktay'ın aracılık etmesiyle son buldu:

“Oğlum sana emanet. Allah utandırmasın. Yolunuz açık olsun.”

Terim, Pazartesi günü X hesabında yaptığı bir açıklamada, o anları şöyle özetledi:

“‘Şimdi Galatasaraylı oldun inşallah ömür boyu Galatasaraylı kalırsın’ dediler 8 Temmuz 1974 günü tam da bu saatte ben Galatasaray’a imza atarken. Nereden bileceklerdi ki genç bir Adanalının hayatında ilk kez denizin üzerinde giden bir tekneyle, dört tarafı denizle çevirili bir adaya kalbi ağzında gittiğini? Nasıl tahmin etsinler ki delikanlılıktan ödün vermemek için dimdik ve vakur duran ama Adana’da Metin Oktay’dan gelecek haberi beklerken ayaklarının titrediğini? Peki ya Galatasaray adasında tüm takımla yenecek yemeğin ardından Kütahya’daki kampa götürecek otobüste bir koltuğun da bana ait olup olmayacağını beklemek kolay mıydı? Ya Adana Demirspor vermediyse? Ya babam oğlu gibi sevdiği Metin abiye ‘olmaz’ derse. Tüm futbolculuk ve teknik direktörlük kariyerimde büyük maçlarda büyük heyecanlar yaşamış biri olarak, bugün üzerinden 50 yıl geçmesine rağmen böyle bir bekleyişi, heyecanı, heyecanın bünyede yarattığı sıcaklığı unutmadıysam sebebi; o gün oraya zaten Galatasaraylı olarak gidip hayalini hayatına çeviren biri olmamdandır. Ömrüm ne kadarına yeterse, o kadar daha Galatasaraylıyım. Bugünden, o güne emeği olan, emeğim olan herkese selam olsun. Sevgilerimle… #TamDaBuSaatte”

Şampiyonluksuz geçen futbolculuk dönemi

Efsanevi teknik direktörlük başarılarının aksine, Terim, 11 yıl forma giydiği Galatasaray'da futbolcu olarak hiçbir lig şampiyonluğu kazanamadı.

Terim, Türk Milli Takımı formasını da çok kez giydi. Türkiye 19 Yaş Altı Milli Takımı'nda yedi, 21 Yaş Altı Milli Takımı'nda 10, Türkiye Milli Takımı'yla ise 51 maça çıktı ve iki gole imza attı.

Futbolculuğu döneminde öfke kontrolü sorunlarıyla nam salan Terim’in adı sıklıkla adli meselelere de karışmıştı. Ayrıca yaşanan bu olaylar esnasında birkaç kez de tutuklandı.

Takım arkadaşlarından Rüdiger Abramczik, Terim’i “Türk Beckenbauer” olarak tanımlıyor, onu Alman futbolunun efsane ismi Franz Beckenbauer'e benzetiyordu.

Terim, kazanılan paradan çok kulübe sadakat ve aidiyetin hakim olduğu bir futbol kültürünün olduğu 1970’ler ve 1980’lerde, olanca yeteneğine rağmen sadece üç kulüpte forma giydi.

Ceyhanspor ve Adana Demirspor'da oynadıktan sonra Galatasaray'a transfer oldu, 11 yıl sarı-kırmızılı formayı sırtında taşıdı ve burada futbol kariyerine son verdi.

Libero mevkiinde yetenekleri büyük beğeni topladı ve kendi döneminde Türk futbolunun en iyi yeteneklerinden biri olarak kabul edildi.

Futbolculuk kariyerinde toplam dört kupa kazandı: 1975-1976, 1981-1982 ve 1984-1985 sezonlarında üç Türkiye Kupası ve 1981-1982 sezonunda Türkiye Süper Kupası.

Dönüm noktası: Teknik direktörlük kariyeri

Terim iyi bir futbolcu olsa da, hiçbir zaman istediği seviyede başarılar elde edemedi.

Kariyerindeki dönüm noktası ise teknik direktörlüğe adım atması olacaktı.

Galatasaray'ın kaptanlığını yaparken bir nevi lider ve "sahadaki antrenör"dü ama teknik direktörlük koltuğuna oturduğunda “winner” (“kazanan”) karakterini ortaya koymaya başladı.

Teknik direktör olarak görev aldığı ilk kulüp Ankaragücü'ydü. Terim'in yönetiminde toparlanan başkent takımı, yeni hocasının taktik anlayışıyla gitgide güçleniyordu.

Kaderin ilginç bir cilvesi olarak Terim'in teknik direktörlükteki ilk büyük başarısı, 11 yıl formasını terlettiği Galatasaray'a karşı geldi.

O zamanlar “Federasyon Kupası” olarak anılan Türkiye Kupası'nın 1987-1988 sezonunda Fatih Terim'li Ankaragücü, Galatasaray'a 5-2'lik büyük bir yenilgi yaşattı ve o sezon Türkiye Ligi'ni domine eden sarı-kırmızılıları elemeyi başardı.

1989 yılına gelindiğinde ise Terim, İzmir’in en büyük kulüplerinden Göztepe'nin teknik direktörü oldu.

Göztepe'nin başındayken bir süre eş zamanlı olarak Türkiye 21 Yaş Altı Milli Takımı'nın teknik direktörlüğünü de yapmaya başladı. Daha sonra 1990 yılında Göztepe'den ayrılarak milli takımda teknik direktörlüğe devam etti.

Terim'in liderliğinde Türkiye 21 Yaş Altı Takımı, 1991 Akdeniz Oyunları'nda ikinci olarak büyük bir başarı elde etmişti. 1993 Akdeniz Oyunları'nda Türkiye 21 yaş altı Milli Olimpiyat Takımının teknik direktörlüğünü de yapan Terim, finalde Cezayir'i mağlup ederek teknik direktörlüğündeki ilk kupasına ulaştı.

1993 yılına gelindiğinde ise, daha önce asistanlığını yaptığı ünlü Alman teknik direktör Sepp Piontek'in yerine geçerek Türk milli takımının teknik direktörü oldu.

Terim'in Türk futboluna kazandırdığı ilklerden birisi de 1996 yılında geldi.

Terim, grup aşamasının ötesine geçemese de, Türk milli futbol takımını tarihinde ilk kez Avrupa Futbol Şampiyonası'na taşımayı başardı.

Terim, EURO 96’dan sonra milli takımdan ayrıldı.

Dört sene üst üste şampiyonluk

Terim’in bir Galatasaray efsanesine dönüşeceği dönem ise hiç kuşkusuz, 1996’da Galatasaray’ın başına geçmesiyle başlayacaktı.

Florya’ya bu kez teknik direktör olarak dönüyordu ve önünde çok zor bir süreç vardı ama bir şampiyonluk diğerini izledi. Bu dört yıllık dönem, Türk futbol tarihinin ilk Avrupa kupası olan UEFA Kupası’yla taçlandı.

Kupa 2’nin Galatasaraylı futbolcuların ve Terim’in elinde yükseldiği, dönemin en güçlü İngiliz takımlarından Arsenal’in penaltılarla mağlup edildiği 17 Mayıs 2000 tarihi, Galatasaray taraftarının sonradan mottosu haline gelecek olan “Mayıslar Bizimdir” sloganının mihenk taşına dönüşecekti.

İtalyan kulüpleri Fiorentina ve Milan’ı çalıştırıp memlekete döndükten sonra tekrar Galatasaray’ın başına geçen Terim, bu kez hüsrana uğrayacak, teknik direktörlüğünün ikinci Galatasaray serüveninde herhangi bir başarı elde edemeyecekti.

2005’te tekrar A Milli Takım’ın başına dönen Terim, Türkiye’yi EURO 2008’e götürecek ve tarihinde ilk kez Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Yarı Final oynatacaktı.

Türk futbol tarihinin en büyük başarısından, 17 Mayıs 2000’deki UEFA Kupası zaferinden tam 11 yıl sonra, 17 Mayıs 2011’de, Terim tekrar yuvasına döndü.

Üçüncü kez Galatasaray’ın teknik direktörlüğünü üstlenen Terim, ilk yılında Galatasaray’la beşinci şampiyonluğa ulaştı.

Şampiyonlar Ligi’nde Real Madrid’le Çeyrek Final oynayıp elenen tecrübeli hoca, çok geçmeden sarı-kırmızılılarla altıncı şampiyonluğuna ulaşacaktı.

Dönemin Galatasaray yönetimiyle yaşadığı sıkıntılar sebebiyle tekrar Türk Milli Takımı’nın başına geçen Terim, EURO 2016 fırsatının kaçırılmasının ardından tekrar Galatasaray’a dönecekti.

22 Aralık 2017’de, dördüncü kez Galatasaray’ın başına dönen ünlü teknik adam, ayağının tozuyla iki şampiyonluğa daha ulaştı.

Toplam sekiz Türkiye şampiyonluğu, üç Türkiye Kupası, dört Türkiye Süper Kupası ve bir UEFA Kupası’yla Türk futbol tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı teknik direktörü olan Terim, hem Galatasaray hem Türk futbol tarihine adını altın harflerle yazdırdı.

Adı pek çok olaya karıştı, özellikle kadro planlaması ve Galatasaray yönetimleriyle girdiği kavgalar sebebiyle çok kez eleştirildi ve sorgulandı.

Lakin Terim’le alakalı sorgulanamayacak bir tek şey varsa, o da onun Galatasaraylılığı.

“Ben Galatasaray'ı yaşıyorum. Galatasaray'la yaşıyorum. Aslolan Galatasaray’dır.”