Almanya'nın müstakbel şansölyesi Merz, ABD'ye daha az bağımlı bir AB için değişime işaret ediyor

Almanya'daki erken seçim gecesi, Avrupa Birliği'nin gelecekteki rotasında sismik bir değişimin işareti olarak hatırlanacak.
Hristiyan Demokrat Birlik Partisi'ni (CDU) zafere taşıyan Friedrich Merz, ABD'den bağımsız güçlü bir Avrupa'yı "mutlak önceliği" olarak nitelendirdi. Almanya'nın müstakbel şansölyesi, "Bir televizyon programında böyle bir şey söylemek zorunda kalacağımı asla düşünmezdim ama Donald Trump'ın geçen hafta yaptığı açıklamalardan sonra... [ABD] hükümetinin Avrupa'nın kaderini pek de umursamadığı açık," dedi.
Merz gibi meslek hayatının büyük bir bölümünü Amerikan firmalarıyla çalışan bir avukat olarak geçirmiş 'sıkı' bir transatlantikçi için bu sözlerin önemli bir anlamı var ve AB için bazı büyük kararlara yol açabilir. Merz'in belirgin politika değişikliği, CDU'nun ABD'nin güvenilirliğini ve Avrupa'nın güvenliğini sağlamak için transatlantik ittifaka güvenme ihtiyacını vurgulayan seçim manifestosuyla çelişiyor.
Ancak bu, Beyaz Saray'dan gelen değişen mesajlara uyum sağlama olarak yorumlanabilir. German Marshall Fund'ın Jeostrateji Ekibi'nde araştırma analisti olarak görev yapan Gesine Weber, "Özellikle ABD Başkanı Trump'ın Ukrayna konusunda attığı son adımlar Merz'in bu konudaki yaklaşımını tamamen gözden geçirmesine neden oldu," dedi.
"Dolayısıyla Almanya'nın müstakbel şansölyesinden Avrupa'nın güvenliği söz konusu olduğunda ABD'den daha bağımsız olması gerektiğine dair bir açıklama duymak kesinlikle yeni bir gelişme, ancak bunun diğer birçok Avrupa ülkesinde, özellikle de Fransa'da çok iyi karşılanacağını düşünüyorum. Ayrıca yeni AB Güvenlik ve Savunma Komisyonu'nun gündemiyle de çok iyi örtüşüyor."
Borç konusunda esneklik mi?
Bağımsız bir Avrupa, savunmaya daha fazla harcama yapılması anlamına gelecektir. Bu da, özellikle borç konusunda esneklik söz konusu olduğunda, yeniden düşünmenin işareti olabilir. Ancak bunun için bazı zor kararlar alınması gerekebilir.
Hükümetlerin borçlanmasını sınırlayan Schuldenbremse ya da borç freni kuralında reform yapılabilir. Bu önemli bir adım olacaktır ve Alman anayasasında değişiklik yapılmasını gerektirecektir ki bu da Federal Meclis'te üçte iki çoğunluk gerektirecek.
"Borç freni reformu gerçekten de bir sonraki hükümetin önündeki en önemli zorluklardan biri olacak. Ayrıca, mevcut hükümet döneminde bu reformu engelleyenin diğerlerinin yanı sıra CDU olduğunu da biliyoruz. Dolayısıyla, bunu yapmak için siyasi irade varsa, CDU'nun diğerlerini bu konuda nasıl ikna edeceğini görmek çok ilginç olacak," dedi.
Pazartesi günü Merz, "Bu konuda kamuoyu önünde spekülasyon yapmadan önce, önümüzdeki birkaç gün içinde Sosyal Demokratlar, FDP ve Yeşiller ile bu konuyu konuşmama izin verin," dedi.
Alman siyaset sahnesinin yükselen yıldızları sağcı AfD ve sol parti Die Linke böyle bir değişikliğe karşı çıkacaklarını zaten söylemişlerdi.
Analist Gesine Weber, "Asıl soru, hükümetin muhalefetteki güçleri de bu konuda yanına çekip çekemeyeceği. AfD ile böyle bir şey olacağını sanmıyorum ve muhtemelen Sol Parti'nin bazı üyelerine borç freninde reform yapmanın sadece savunma harcamalarına değil, sosyal harcamalara da fayda sağlayacağını çok güçlü bir şekilde anlatmaları gerekecektir. Dolayısıyla borç freninin reforme edilmesi büyük bir iç politika mücadelesi olacak," diyor.
Eurobond ile ilgili zorlu yol
Ortak Avrupa savunması söz konusu olduğunda masada pek çok seçenek var. Bunlardan biri de pek çok ülkenin istediği ancak Almanya'nın karşı çıktığı ortak Avrupa borcu.
Analist Weber'e göre Almanya'nın tutumunun değişmesi pek olası değil. Weber, "Merz'in ortak Avrupa borcu ve örneğin Eurobond olasılığı konusundaki tutumunu kısa vadede tekrar gözden geçireceğini sanmıyorum," dedi.
Bunun yerine Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan savunmanın AB'nin hükümet harcamalarına getirdiği sınırlamalardan muaf tutulması önerisini Alman hükümeti kabul edebilir.
Ancak aynı zamanda bir fırsat penceresi de olabilir. Weber sözlerini şöyle sürdürdü: "Bununla birlikte, ABD ile durum ya da gerginlikler önümüzdeki aylarda daha da belirginleşir, daha da önemli hale gelirse ve Avrupa savunmasının finansmanı için ortak bir borçtan başka bir çözüm olmadığı görülürse, Merz'den Avrupalıların ABD'den daha bağımsız olması gerektiğine dair duyduğumuz güçlü ifadeleri göz önünde bulundurarak, en azından şimdi yeniden gözden geçirilebileceğini düşünebilirim."
Avrupalı satın almak
AB'nin en güçlü ekonomisi olan Almanya, bloğun çok etkili bir üyesi ve oylama söz konusu olduğunda önemli bir ağırlığa sahip.
Brüksel'deki pek çok kişi Berlin'de daha istikrarlı bir hükümetin daha güçlü bir Alman liderliği ve Fransa ile daha yakın bir iş birliği anlamına geleceğini ve bunun da Fransız-Alman motorunu yeniden çalıştırmaya yardımcı olabileceğini düşünüyor.
Weber, "Özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Macron'la, örneğin Avrupa Birliği'nde teknoloji politikası ya da dün de duyduğumuz gibi güvenlik ve savunma politikası gibi konularda sinerji yaratma şansı var. Genel olarak, Avrupa'da liderlik söz konusu olduğunda Almanya'nın daha aktif bir rol oynadığını görme şansımız olduğunu düşünüyorum."
Ukrayna'nın bir öncelik olduğu ve Ukrayna'ya yönelik finansmanın devam etmesi gerektiği konusunda görüş birliği olsa da AfD'nin uzun vadede bu kararları etkileyebileceğini ifade eden Weber, "Çok kısa vadede AfD büyük olasılıkla desteği etkilemeyecek çünkü parlamenterler arasında geniş bir çoğunluk var. Ancak AfD en büyük muhalefet partisi olarak Almanya'daki kamuoyu söylemini etkileyebilir ve bu durumda örneğin kamuoyu desteği üzerinde bir etkisi olup olmayacağını görmemiz gerekir," diyor.
Savunma konusunu görüşmek üzere 6 Mart'ta olağanüstü bir Avrupa zirvesi yapılacağı açıklandı ancak bu aşamada Almanya'yı kimin temsil edeceği henüz belli değil. Almanya'yı yönetecek yeni bir koalisyon kurulması için görüşmeler halen devam ediyor.
Today