X'ten göç başladı: Kullanıcıların akın ettiği Threads ve Bluesky'a dair bilinenler
Donald Trump'ın 5 Kasım'da ABD'nin 47. başkanı seçilmesi ve bu hafta Elon Musk'ı yeni kurulacak "Hükümet Verimliliği Bakanlığı"nın (Department of Government Efficiency - DOGE) başına getirmesinin ardından kullanıcılar, ünlü teknoloji milyarderinin sosyal medya platformu X'ten (eski adıyla Twitter) göç etmeye başladı.
Aralarında korku yazarı Stephen King gibi ünlü isimlerin de yer aldığı bir dizi kullanıcı, açıkça X'ten ayrıldıklarını duyururken, platformun rakiplerinden Threads ve Bluesky rekor sayıda yeni kullanıcı kazandı.
Facebook ve Instagram'ın sahibi Meta firmasının geliştirdiği metin bazlı paylaşım platformu Threads'in bu ay 15 milyondan fazla yeni kayıt aldığı duyuruldu.
Instagram'ın yan uygulaması olarak tanıtılan Threads'in CEO'su Adam Mosseri, "yapacak çok iş olduğunu" dile getirerek, şirket ekiplerinin "Threads'in topluluğa ihtiyaç duydukları şeyleri sağlamak için çok çalıştığını" ifade etti. X'i bırakıp Threads'e geçeceğini duyuranlar arasında korku yazarı King de yer aldı.
Musk'ın dostlarından ve eski adıyla Twitter'ın kurucularından biri olan Jack Dorsey'in merkeziyetsiz platformu Bluesky'ın toplam kullanıcı sayısı da seçimlerden bu yana gördüğü artışla birlikte 16 milyona ulaştı.
Yeni kullanıcıların büyük bölümünün ABD'li olduğu belirtilirken, plaform 15 Kasım'da en yoğun gününü geçirerek çöktü. Bluesky geliştiricileri, bu denli yoğun talebi beklemediklerini belirtti.
Uzmanlara göre Threads ve Bluesky arasında, X'e alternatif olma hususunda önemli bir rekabet yaşanıyor.
Bluesky 'merkeziyetsiz' bir platform
Bluesky'ın Threads'e göre bazı ek avantajları mevcut. Bunlardan ilki, Bluesky'ın "merkeziyetsiz" olması. Zira Bluesky, Dorsey ve ekibinin geliştirdiği "AT Protokolü" adı verilen, açık kaynaklı ve birleşik (federated) bir ağ üzerine kurulu.
Merkeziyetsizlik kavramı kabaca, kontrol ve karar verme yetkisinin merkezi bir varlıktan (birey, kuruluş veya grup) alınıp bir ağa dağıtılması anlamına geliyor.
Twitter, Facebook ve Instagram gibi en popüler platformlar, tek merkezden yönetilirken, tüm kullanıcıların verileri de bu merkezin elinde tutuluyor. Bu merkez, kullanıcının hoşlanmayacağı değişiklikleri açıktan veya gizlice yapabiliyor, platformu kendi kuralları çerçevesinde modere ediyor, kullanıcı verilerini reklam şirketlerine satabiliyor ve kazancı sadece platformun sahiplerine aktarabiliyor.
Merkeziyetsiz platformlarda ise tek bir merkez yok. Bunlar, aslında iç içe geçmiş bir dizi ağdan oluşuyor. Bu ağlarda kullanıcılar, kendi 'sosyal medyacıklarını' yaratabiliyor ve buralarda kendi kararlarını alabiliyor.
Merkeziyetsizlik, birleşik ağ (federated network) kavramıyla da yakından ilişkili. Zira iç içe geçmiş bu ağlar, aynı zamanda birbirleriyle etkileşim kurabiliyor.
Örneğin bugün yaygın kullanılan sosyal medya platformları birleşik bir ağda olsaydı, X'teki bir kullanıcı, Instagram'daki bir başka kullanıcıyı Instagram'a hiç kayıt olmadan takip edebilir ve tüm gönderileri kendi akışında görebilirdi. Benzer şekilde, Telegram'dan WhatsApp'a mesaj göndermek de mümkün olurdu.
AT Protokolü işte tüm bu özellikleri mümkün kılabilecek birleşik bir ağ olarak tasarlandı. Projenin arkasındaki ana fikir, kullanıcıların aynı arka ucu (perde arkasında çalışan kod) ve verileri kullanmasına, hatta bunlar üzerinde kendi uygulamalarını oluşturmasına olanak tanımak.
Son yıllarda Facebook gibi şirketlerin bir dizi skandalının açığa çıkması ve kullanıcı verilerinin gizliliğine yönelik endişelerin artması merkeziyetsiz ağ fikrini de giderek yaygınlaştırdı. Şimdiyse Trump'ın başkan seçilerek Musk'a hükümet görevi vermesi, muhaliflerin yeni bir mecra arayışıyla sonuçlanıyor. Bu kişilerden önemli bir kısmı da merkeziyetsiz teknolojileri denemek istiyor.
Ancak X'ten ayrılıp bu platforma kayıt olan kullanıcılar, halihazırda Bluesky'ın kullanıcı sayısı kısıtlı olduğu için, bir süre sonra eski çevrelerini özleyerek X'e geri dönebiliyor.
Algoritmik akıştan kaçış
Bluesky'da ayrıca kullanıcının gördüğü tüm paylaşımlar kronolojik şekilde sıralanıyor.
Platform, kullanıcıların deneyimlerini kişiselleştirmelerine olanak tanıyan "feed customization" (akış özelleştirme) gibi özellikler de sunuyor.
Bu özelleştirme seçenekleriyle, kullanıcılar farklı algoritmalar tarafından düzenlenen alternatif akışları kullanabilir veya kendi algoritmalarını oluşturabilir.
Meta'nın merkezi yönetimi benimseyen Threads platformunda ise şu anda kronolojik bir akış seçeneği bulunmuyor. Kullanıcılar, ana akışlarında yönetimin belirlediği algoritmalar tarafından sıralanan ve önerilen içerikleri görüyor.
Bu da birçok Threads kullanıcısının tepkisini çekiyor.
Threads, Instagram'ın yan ürünü olarak konumlandırılıyor
Temmuz 2023'te resmen piyasaya sürülen Threads, "Instagram'ın yan sosyal medyası" olarak konumlandırıldı.
Bu da halihazırda Instagram'ı kullananların Threads'te kolaylıkla hesap açabilmesini ve kullanıcıların Instagram takipçilerini otomatik olarak Threads'te de takip edebilmesini sağlayan bir dizi özelliği beraberinde getirdi.
Böylelikle Threads'in kullanıcı kitlesinin hızla artması mümkün hale geldi.
Meta CEO'su Mark Zuckerberg, Threads'in "nezih ve daha samimi bir yer olmasını" hedefliyor.
Öte yandan analistlere göre Facebook ve Instagram'da halihazırda uygulanmakta olan otosansür, Threads'e de yansıyor.
Kullanıcılar gönderileri nedeniyle platformdan atılmaları halinde Instagram hesaplarını da kaybetmekten korkarken, uygulamanın Instagram entegrasyonu, birçok kolaylık sağladığı gibi, anonim hesaplara olanak tanımıyor.
Türkiye'de erişime kapalı
Başkanlık seçimleriyle birlikte büyüme kaydeden Threads'e Türkiye'den erişmek ise zor. Zira Threads uygulaması, Nisan 2024'te, Rekabet Kurumu’nun kararı sonrası erişime kapanmıştı.
Kurum, Threads ve Instagram uygulamalarını bağlayarak hakim durumu kötüye kullandığı şüphesi üzerine başlatılan soruşturmada Meta hakkında geçici tedbir kararı vermişti. Bu kapsamda, Türkiye'den Threads'e erişim sağlanamıyor.
Today