24 milyon kullanıcıya ulaşan Bluesky platforma reklam almayacak
Jack Dorsey'in eski adıyla Twitter'dan ayrılarak kurduğu yeni sosyal medya platformu Bluesky bu hafta 24 milyon kullanıcıya ulaştı.
Son kitlesel kullanıcı dalgasını, ABD başkanlık seçimlerini Donald Trump'ın kazanmasının ardından Cumhuriyeçilerin X'teki kutlamalarına maruz kalmak istemeyenler oluşturuyor.
Ancak aynı zamada Bluesky'ın kullanıcıları çeken bazı özellikleri de var.
Platformun en ayırt edici özelliklerinden biri reklamsız olması. Bluesky CEO'su Jay Graber'ın platformu reklamlarla "kötüleştirmeme" sözünü yerine getirirken son büyüme karşısında gerekli teknik çözümleri finanse etmek için yaratıcı çözümler bulması gerekiyor.
Salı günü, San Francisco'da düzenlenen WIRED'ın röportaj etkinliğinde konuşan Graber, şirketin halen "ölçeklenirken kullanıcılar için iyi bir deneyim sağlamaya odaklandığını" söyledi.
Bluesky reklam yayınlamayı planlamadığından, Graber'a platformun nasıl para kazanmayı düşündüğü soruldu. İş insanı, kullanıcıların örneğin daha yüksek kaliteli video yükleme veya belirli özelliklere erişme için düzenli bir ücret ödemesini öngören bir plana atıfta bulunarak, "Abonelikler ilk adımdır," dedi.
Öte yandan Graber son zamanlardaki kullanıcı artışının premium aboneliklerin kullanıma sunulmasını geciktirdiğini kabul etti. Özelliğin yakında gelip gelmeyeceği sorulduğunda, "Plan buydu, ancak son zamanlarda çok fazla büyüme yaşadık," diye yanıtladı.
Bluesky, Twitter'ın içinde bir sosyal medya deneyi olarak Dorsey tarafından başlatılmıştı. Ancak Elon Musk'ın eski ana şirketi satın alıp ismini X olarak değiştirmesinden önce tamamen bağımsız hale geldi.
Musk'ın X'i satın almasından sonra, Bluesky sosyal medya alternatifi olarak yeni kullanıcılar kazandı. Ancak Musk'ın Trump'ı açıkça desteklediği kasım ayındaki ABD seçimlerinin ardından milyonlarca yeni kullanıcı çekmeye başladı.
Seçim sonrası yaşanan kullanıcı patlaması sırasında platformun 20 kişilik tam zamanlı personeli, bu süreci yönetmekte zorlandı ve site birkaç kez çöktü.
Şirket, Casey Newton ile Platformer bülteni için yakın zamanda yaptığı bir röportajda, birlikte çalıştığı içerik moderatörlerinin sayısını 25'ten 100'e çıkardığını duyurdu.
Bluesky'ın ayırt edici özelliklerinden biri, kullanıcıların akışı özelleştirmesi ve kontrolü ele alabilmesi. Yazılımdan anlayan kullanıcılar, platformda kendi web sitesi barındırma sağlayıcılarını kurma seçeneğine bile sahip.
Ancak Bluesky'ın en önemli rakiplerinden Meta'nın Threads'i de büyümeye devam ediyor. Meta sözcüsü Alec Booker, WIRED'a e-posta yoluyla kasım ayında 35 milyondan fazla yeni kullanıcının Threads'e kaydolduğunu söyledi. Rekabet baskısını hisseden Meta, Threads'e daha fazla özelleştirme seçeneği ekleme planlarını da duyurdu.
Bluesky 'merkeziyetsiz' bir platform
Bluesky'ın Threads'e göre bazı ek avantajları mevcut. Bunlardan ilki, Bluesky'ın "merkeziyetsiz" olması. Zira Bluesky, Dorsey ve ekibinin geliştirdiği "AT Protokolü" adı verilen, açık kaynaklı ve birleşik (federated) bir ağ üzerine kurulu.
Merkeziyetsizlik kavramı kabaca, kontrol ve karar verme yetkisinin merkezi bir varlıktan (birey, kuruluş veya grup) alınıp bir ağa dağıtılması anlamına geliyor.
Twitter, Facebook ve Instagram gibi en popüler platformlar, tek merkezden yönetilirken, tüm kullanıcıların verileri de bu merkezin elinde tutuluyor. Bu merkez, kullanıcının hoşlanmayacağı değişiklikleri açıktan veya gizlice yapabiliyor, platformu kendi kuralları çerçevesinde modere ediyor, kullanıcı verilerini reklam şirketlerine satabiliyor ve kazancı sadece platformun sahiplerine aktarabiliyor.
Merkeziyetsiz platformlarda ise tek bir merkez yok. Bunlar, aslında iç içe geçmiş bir dizi ağdan oluşuyor. Bu ağlarda kullanıcılar, kendi 'sosyal medyacıklarını' yaratabiliyor ve buralarda kendi kararlarını alabiliyor.
Merkeziyetsizlik, birleşik ağ (federated network) kavramıyla da yakından ilişkili. Zira iç içe geçmiş bu ağlar, aynı zamanda birbirleriyle etkileşim kurabiliyor.
Örneğin bugün yaygın kullanılan sosyal medya platformları birleşik bir ağda olsaydı, X'teki bir kullanıcı, Instagram'daki bir başka kullanıcıyı Instagram'a hiç kayıt olmadan takip edebilir ve tüm gönderileri kendi akışında görebilirdi. Benzer şekilde, Telegram'dan WhatsApp'a mesaj göndermek de mümkün olurdu.
AT Protokolü işte tüm bu özellikleri mümkün kılabilecek birleşik bir ağ olarak tasarlandı. Projenin arkasındaki ana fikir, kullanıcıların aynı arka ucu (perde arkasında çalışan kod) ve verileri kullanmasına, hatta bunlar üzerinde kendi uygulamalarını oluşturmasına olanak tanımak.
Son yıllarda Facebook gibi şirketlerin bir dizi skandalının açığa çıkması ve kullanıcı verilerinin gizliliğine yönelik endişelerin artması merkeziyetsiz ağ fikrini de giderek yaygınlaştırdı. Şimdiyse Trump'ın başkan seçilerek Musk'a hükümet görevi vermesi, muhaliflerin yeni bir mecra arayışıyla sonuçlanıyor. Bu kişilerden önemli bir kısmı da merkeziyetsiz teknolojileri denemek istiyor.
Ancak X'ten ayrılıp bu platforma kayıt olan kullanıcılar, halihazırda Bluesky'ın kullanıcı sayısı kısıtlı olduğu için, bir süre sonra eski çevrelerini özleyerek X'e geri dönebiliyor.
Algoritmik akıştan kaçış
Bluesky'da ayrıca kullanıcının gördüğü tüm paylaşımlar kronolojik şekilde sıralanıyor.
Platform, kullanıcıların deneyimlerini kişiselleştirmelerine olanak tanıyan "feed customization" (akış özelleştirme) gibi özellikler de sunuyor.
Bu özelleştirme seçenekleriyle, kullanıcılar farklı algoritmalar tarafından düzenlenen alternatif akışları kullanabilir veya kendi algoritmalarını oluşturabilir.
Meta'nın merkezi yönetimi benimseyen Threads platformunda ise şu anda kronolojik bir akış seçeneği bulunmuyor. Kullanıcılar, ana akışlarında yönetimin belirlediği algoritmalar tarafından sıralanan ve önerilen içerikleri görüyor.
Bu da birçok Threads kullanıcısının tepkisini çekiyor.
Today