...

Logo Pasino du Havre - Casino-Hôtel - Spa
in partnership with
Logo Nextory

'Nisan’: Kürtaj ve kadın hakları üzerine Gürcü yönetmen Dea Kulumbegashvili'den çarpıcı bir hikâye

• Jul 27, 2025, 1:15 PM
7 min de lecture
1

Amerikan asıllı İngiliz şair T.S. Eliot, ünlü “Çorak Ülke” şiirinde “Nisan, en zalim aydır; ölü toprakta leylakları filizlendirir, anılarla arzuları yoğurur, uyuşuk kökleri bahar yağmuruyla uyandırır” diyor.

Son 10 yılda Gürcistan’dan çıkan ve en çok ses getiren yönetmenlerden biri olarak kabul edilen Dea Kulumbegashvili’nin “Nisan” adlı filmi, hem adı hem de anlatısı bakımından T.S. Eliot'ın şiirinde olduğu gibi derin anlamlar taşıyor. Tıpkı kadın bedeni gibi, özellikle nisan ayında doğa yeniden canlanıyor, yenileniyor.

Film, küçük yaşta zorla evliliklerin, aile içi şiddetin ve kadın hakları ihlallerinin gölgesinde büyüyen kırsal Gürcistan’da geçiyor. Ana karakter Nina (Ia Sukhitashvili), kadın doğum uzmanı olarak resmi görevini sürdürürken, ekonomik ve toplumsal engeller nedeniyle düşük yaptırmakta zorlanan kırsal kesim kadınlarına yasa dışı ama ücretsiz abortus hizmeti sunuyor. Nina, devletin sağlık ve sosyal sistemlerinin yetersiz kaldığı bu alanlarda sessiz bir kahraman olarak öne çıkıyor.

Euronews Türkçe'ye konuşan yönetmen Kulumbegashvili, filmin ismiyle ilgili olarak, “Bahar mevsimi, yaşamın içine zorla kendini iten bir güç gibi görülüyor. En küçük çiçekler, en ince otlar bile varlıklarını zorlayarak ortaya koyuyor. Tüm gücünüzü ortaya koymak zorunda kalıyorsunuz. Bahar, güçlü ve zorlu bir dönem olarak algılanıyor,” diyor.

"Filmde nisan ayı, yokluk ve keder duygusuyla dolu. Başkarakter neredeyse güvenilmez bir anlatıcı gibi; en özel sırlarını, duygusal bağının olmadığı yabancı birine açıyor. Yabancılarla kurduğumuz iletişim ve bu iletişimde sahip olduğumuz özgürlük, filmin önemli temalarından biri. Sinemada gerçeklik, özellikle de görünmeyen gerçeklik kavramı üzerinde duruluyor. Hikayenin içinde, zihinsel katmanlar ve anlatılar yaratmak amaçlanıyor. Karakterle David (Kakha Kintsurashvili) arasındaki ilişki, özellikle de kız kardeşinin varlığı ya da yokluğu, belirsiz bırakılarak izleyicinin hayal gücüne alan açılıyor. Kız kardeşin yokluğu, anne babanın yokluğu, David ile olan aşk ilişkisinin görünmezliği, filmde hissedilen ama gösterilmeyen unsurlar olarak karşımıza çıkıyor."

Sinema, izleyicinin iç dünyasında geçmişte yaşanan veya gelecekte yaşanacak duyguları, görüntüleri ve deneyimleri tamamlayan bir alan yaratıyor. Bu nedenle, izleyiciye boşluk bırakmak önemli bir tercih.

Nina karakteri yalnız ve etrafında büyük bir yokluk var. Sinema, aslında yalnızlığın mekanı olarak düşünülebilir.

Kulumbegashvili, "Gürcü yönetmen Otario Siliani’nin de dediği gibi, film yapmak yalnızlık demek. Filmler de çoğunlukla yalnız insanlar hakkında. Ancak film izleyen yalnız kişinin yalnız olmadığını fark etmesi umuluyor. Bu da sinemanın, yalnızlık içinde bağ kurmayı sağlayan bir alan olduğuna işaret ediyor," diyor.

Film yönetmeni Dea Kulumbegashvili, 81. Venedik Uluslararası Film Festivali'nde.
Film yönetmeni Dea Kulumbegashvili, 81. Venedik Uluslararası Film Festivali'nde. Wikimedia Commons / Harald Krichel

Filmde sessizlik, boşluk olarak değil, anlatının gücünü artıran bir araç olarak kullanılıyor. Kulumbegashvili için kelimeler çok değerli ve zorlayıcı. Bu nedenle günlük hayatında fazla konuşmadığını dile getiriyor çünkü kelimelerin karmaşıklığı ve anlam derinliği onu düşünmeye itiyor.

Filmde ise ana karakterin ise konuşacak kimsesi yok ve bu durum oldukça önemli bir unsur olarak ortaya çıkıyor.

'Nisan' filmi, Gürcü ve genel olarak post-Sovyet sinemasında kadınlık üzerine yapılan bir konuşmanın parçası olarak değerlendirilebilir mi diye sorulduğunda yönetmen, Sovyet sineması ile post-Sovyet sinema arasında çok büyük farklar olmadığını düşünüyor.

Kulumbegashvili, "Gürcistan, Sovyetler Birliği'nin bir parçası olarak kimliğinden mahrum bırakılmış ve egzotik bir yan parça olarak görülmüştür. Gürcü yönetmenlerin Sovyet döneminde çok sayıda başyapıta imza attığı bilinse de, bu çoğu zaman göz ardı edilir. Gürcü sineması sadece post-Sovyet sinema olmamakla beraber, coğrafya, kültür ve kimlik açısından çok daha özgün bir yerde duruyor," dedi.

2021’de ülkesini Oscar’da temsil eden 'Başlangıç' adlı ilk filmiyle büyük beğeni toplayan Kulumbegashvili’nin ikinci uzun metrajı ''Nisan' 2024 Venedik Film Festivali’nde özel jüri ödülünü kazandı ve ABD’de sinemalarda gösterime girdi.

Film Gürcistan'da gösterilmiyor

Ancak Berlin’de yaşayan yönetmen, memleketinde sıcak karşılanmıyor; çünkü 'Nisan,' Gürcistan’da hiç gösterime girmedi ve resmi dağıtımı yapılmıyor.

Gürcistan’da düşük yasal olarak hamileliğin 12. haftasına kadar izinli olsa da, uygulamada özellikle büyük şehirlerin dışındaki bölgelerde erişim neredeyse imkansız. Ülkenin büyük çoğunluğu Ortodoks Hristiyan olup, geleneksel aile ve cinsiyet rollerine sıkı sıkıya bağlı. Devletin ve hastanelerin çoğu, düşük yapılmasına sıcak bakmıyor: bürokratik engeller ve kültürel tabular bu hakkın kullanılmasını engelliyor.

Kulumbegashvili, filmin çekimlerini gizli yürüttü ve Gürcistan’dan finansman talep etmedi. Film, yapımcıları arasında İtalyan yönetmen Luca Guadagnino’nun da bulunduğu uluslararası desteklerle tamamlandı. Yönetmenin büyüdüğü Lagodekhi kasabasında çekilen film, küçük yaşta evlilik sorununu ve kadınların yaşadığı zorlukları yönetmenin kendi çocukluk anılarıyla harmanlıyor.

Filmde doğum ve abortus sahneleri gerçekçi ve uzun tek planlarla gösteriliyor ve çekimlerde gerçek hastalar ve sağlık çalışanları yer alıyor. Yönetmen, gerçekliği yakalamak için bir yıl boyunca doğum kliniğinde bulunup süreci gözlemledi.

Film, 1 Ağustos'tan itibaren MUBI'de izlenebilecek.