İsrail'i boykot mektubunu imzalayan sanatçıya verilen Alman mimarlık ödülü iptal edildi
Sanatçı ve yazar James Bridle, Schelling Mimarlık Vakfı tarafından iki yılda bir verilen Mimari Teorisi Ödülü'ne bu yıl haziran ayında "mimari teoriye yaptıkları olağanüstü katkılar" nedeniyle oybirliğiyle layık görüldü.
Vakıf her iki yılda bir "mimarlık teorisine olağanüstü katkıları" nedeniyle dört kazanana 10.000 euro ödül veriyor.
Ancak Pazar günü, 20 Kasım'da yapılması planlanan ödül töreni öncesinde Bridle'a, İsrail kültür kurumlarının boykot edilmesi çağrısının yapıldığı bir mektuba imza attığı için vakıf komitesinin ödülü vermeyi reddettiği bildirildi.
Aralarında Percival Everett, Sally Rooney ve Viet Thanh Nguyen'in de bulunduğu yaklaşık 6.000 yazar tarafından imzalanan Literary Hub boykot mektubunda, "çoğu zaman doğrudan devletle birlikte çalışan İsrailli kültür kurumlarının yıllardır milyonlarca Filistinlinin mülksüzleştirilmesi ve baskı altına alınmasını gizleme, örtbas etme ve sanatsallaştırma konusunda çok önemli bir rol oynadığı" belirtilerek, imzacıların "apartheid ve yerinden edilme ile ilişkilerini sorgulamadan İsrailli kurumlarla vicdanen ilişki kuramayacakları" ifadeleri yer alıyor.
Buna karşılık Schelling Vakfı, "derin ve hassas bir sorunla, Almanya'nın tarihine ve bu tarihten kaynaklanan sorumluluklara ilişkin farkındalığımızdan kaynaklanan bir sorunla karşı karşıya olduğunu" yazdı.
Vakfın basın açıklamasında şu ifadelere de yer verildi: "James Bridle'ın İsrail kültür kurumlarını boykot çağrısına imza atması bu sorumlulukla doğrudan çelişiyor ve vakfın kendisine ödül verememesinin nedeni de budur."
"James Bridle'ın siyasi görüşünü ifade etme hakkına saygı duyuyor, onu antisemitizmle suçlamıyoruz. Ancak Vakıf, İsrail'in kültürel olarak tecrit edilmesine yönelik bir çağrıyı ne destekleyebilir ne de bununla ilişkilendirilebilir."
Yarın Karlsruhe'de yapılması planlanan ödül töreni yine de gerçekleştirilecek ve Teresa Gali-Izard, LOLA Landscape Architects ve Bureau Bas Smets'e ödülleri takdim edilecek.
Bridle konuyla ilgili olarak Guardian'a yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Her ne kadar bunu açıkça ifade etmeye hazır olmasalar da, vakfın kararı antisemitizm suçlamasıdır ve bu iğrenç bir durumdur. Özellikle de kuruluşun kendi geçmişi göz önüne alındığında."
Vakıf ise bu açıklamaya cevaben, "Vakfın James Bridle'ı 'antisemitizm' ile suçladığı kesinlikle doğru değildir," ifadelerini kullandı. "Daha ziyade, tek taraflı bir boykot çağrısını diyalog kurmayı reddetmek olarak görüyoruz. İsrail'deki pek çok kişinin Filistin'de / Gazze Şeridi'nde dostları var - ve bunun tersi de geçerli. Bu kişiler desteklenmelidir. Böylece yeni dostluklar, barışa yönelik temel teşkil edebilir. Schelling Vakfı, tek taraflı bir boykot çağrısının barış girişimlerini başlatmak ya da desteklemek için uygun bir yol olmadığı görüşündedir."
Alman mimar Erich Schelling'in adını taşıyan vakıf, 1992 yılında Schelling'in ölümünden sonra kuruldu. Schelling hayatı boyunca, partinin paramiliter örgütü Sturmabteilung da dahil olmak üzere birçok Nazi örgütünün üyesiydi. Nazi partisi 1945'te düşene kadar da bu örgütlerde kalmayı sürdürdü.
Schelling Vakfı'nın Bridle'ın ödülünü iptal etme kararı, kısmen Alman hükümetinin antisemitizmle mücadele için ilk kez 7 Ekim 2023'ten sonra önerilen bir kararı kabul etmesine bir yanıt niteliği taşıyor. Hükümet kararla ilgili olarak, "Federal Meclis, antisemitizmi yayan, İsrail'in var olma hakkını sorgulayan, İsrail'in boykot edilmesi çağrısında bulunan veya Boykot, Tecrit, Yaptırım (BDS) hareketini aktif olarak destekleyen hiçbir kuruluş veya projenin mali destek almamasını sağlama kararını yeniden teyit eder" dedi.
Öte yandan, söz konusu karar tartışmalara da yol açtı. Uluslararası Af Örgütü Almanya Şubesi, DW'ye şu açıklamayı yaptı: "İnsan hakları örgütleri, sanat, kültür ve akademi dünyasından pek çok aktör zaten tedirgin ve Ortadoğu'daki çatışmalarda yaşanan insan hakları ihlallerini dile getirme, antisemitizm, Müslüman karşıtı ırkçılık, İsrail ve Filistin konularında kamuoyu önünde konuşma ya da kısmen baskı korkusuyla sokaklara çıkma konusunda isteksiz - böyle bir karar, bu otosansür, güvensizlik ve bölünme eğilimini daha da güçlendirecektir."
Almanya'daki milletvekilleri de karar tasarısının uygulanabilirliğini sorguladı.
Hamburg'daki Max Planck Karşılaştırmalı ve Uluslararası Özel Hukuk Enstitüsü Direktörü Ralf Michaels, "Daha önceki taslaklar hukukçular tarafından büyük olasılıkla anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle sert bir şekilde eleştirildi. Bu eleştiriler ışığında, metnin son halinin büyük ölçüde değişmediğini görmek şaşırtıcı," dedi.
Almanya Federal Meclisi, 2019 yılında BDS hareketini antisemitik olarak tanımlayan bir kararı, kendi araştırma servisinin Almanya anayasasına aykırı bulmasına rağmen kabul etti. Michaels, "Kararın kendisi bağlayıcı değil, ancak 2019 kararından elde edilen deneyim, yine de hem idari rehberlik hem de otosansür için bir temel olarak etkili olacağını gösteriyor," diye ekledi.
Yesterday