Avrupa'dan İran'a nükleer program tepkisi: Yaptırımların 'yeniden uygulanmaması' için gerekli adımlar atılmıyor

Avrupalı yetkililer çarşamba günü İran’a, nükleer programı nedeniyle Birleşmiş Milletler yaptırımlarının yeniden devreye girmesini önleyecek gerekli adımları hâlâ atmadığını, zamanın hızla tükenmekte olduğunu belirtti.
Almanya Dışişleri Bakanlığı ve Avrupa Birliği’nden gelen bu açıklamalar, İran’ın çarşamba günü Fransa, Almanya ve İngiltere temsilcileri ile AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’la yaptığı görüşmenin ardından yapıldı.
Kallas yazılı açıklamasında, “İran’ın nükleer meselesinde diplomatik çözüm bulma penceresi çok hızlı kapanıyor,” uyarısında bulundu.
Kallas, “İran, Fransa, İngiltere ve Almanya’nın taleplerini karşılamaya yönelik inandırıcı adımlar atmalı. Bu da Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’yla tam iş birliği yapılması ve tüm nükleer tesislere gecikmeksizin denetim izni verilmesi anlamına geliyor,” dedi.
Almanya Dışişleri Bakanlığı ise X platformunda yaptığı ayrı bir paylaşımda, İran’ın yaptırımların yeniden yürürlüğe girmesini önlemek için “gerekli, makul ve somut adımları hâlâ atmadığını” yazdı.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, birkaç saat sonra yaptığı açıklamada, BM yaptırımlarının Tahran’a yeniden uygulanmasının “her türlü hukuki ve mantıksal gerekçeden yoksun” olduğunu yineledi.
Arakçi ayrıca, İran ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) Mısır arabuluculuğunda bir anlaşmaya vardığını hatırlattı. Bu anlaşma uyarınca, BM nükleer denetim kurumuna tüm İran nükleer tesislerine erişim hakkı tanınacak ve Tahran elindeki tüm nükleer materyalin konumunu rapor edecekti.
Ancak İran’ın bu raporu ne zaman sunacağı belirsizliğini koruyor. Arakçi, açıklamasında Avrupa’nın endişelerini giderecek başka bir yol haritası da ortaya koymadı.
Arakçi, “Artık diğer tarafların bu fırsatı değerlendirerek diplomatik yolu açık tutması ve önlenebilir bir krizi engellemesi gerekiyor. Bu da ciddiyet ve diplomasiye inanç göstermeleri anlamına geliyor” dedi.
İran’a yönelik saldırılar
Haziran ayında İsrail’in İran’a karşı başlattığı 12 günlük çatışmada, İsrail ve ABD güçleri İran’ın nükleer tesislerini bombaladı. Bu saldırılar, Tahran’ın silah üretimine yakın seviyede zenginleştirilmiş uranyum stokunun durumunu tartışmalı hale getirdi.
İran’ın 2015 yılında dünya güçleriyle imzaladığı nükleer anlaşmaya dahil edilen ve “snapback” olarak adlandırılan yaptırımların yeniden yürürlüğe konulma süreci, BM’de veto edilemeyecek şekilde tasarlanmıştı.
Süreç, BM Güvenlik Konseyi’nin durdurma kararı almaması halinde eylül sonunda devreye girecek.
Yaptırımlar, İran’ın yurtdışındaki malvarlıklarını yeniden donduracak, Tahran ile silah anlaşmalarını durduracak ve İran’ın balistik füze programındaki her türlü gelişmeyi cezalandıracak. Bu önlemler, zaten zor durumda olan İran ekonomisini daha da baskı altına alacak.
“Snapback” mekanizmasının devreye sokulması, özellikle İsrail’in Gazze kentine yönelik son kara harekâtını başlatmasının ardından, İsrail-Hamas savaşı nedeniyle sarsılan bölgede İran ile Batı arasındaki gerilimi muhtemelen daha da artıracak.
İran’la 2015’te imzalanan ve Kapsamlı Ortak Eylem Planı (JCPOA) olarak bilinen nükleer anlaşma, Tahran’a nükleer faaliyetlerine sınırlamalar getirmesi karşılığında yaptırım muafiyetleri sağlıyordu.
Ancak bu anlaşma, dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın 2018’de ABD’yi anlaşmadan çekmesiyle neredeyse tamamen çöktü. Trump anlaşmayı “şimdiye kadar yapılmış en kötü anlaşma” diye nitelendirmiş ve İran’a karşı “maksimum baskı” adını verdiği yaptırımları yeniden devreye sokmuştu.
Today