Sarkozy'e cezaevinde hakaret ve tehdit: Üç mahkum özel denetim altında

Sarkozy, 2007 seçim kampanyasında Libya’nın eski lideri Muammer Kaddafi’den para aldığı suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Salı günü bu cezayı çekmek için La Sante Cezaevine gönderildi. Ancak içeri girer girmez, bazı mahkumlar ona hakaret edip tehditler savurdu.

O anlar videoya alınıp sosyal medyada paylaşıldı. Euronews’ün gördüğü bir videoda, bir mahkum Sarkozy’ye “Hey Sarko, uyan!” ve “Kaddafi’yi sen öldürdün!” diye bağırırken gülüyordu.

Başka bir videoda ise bir mahkum, “Sarkozy yeni geldi. Burada işi zor olacak,” ve “Kaddafi’nin intikamını alacağız,” diyor.

Kaddafi, 2011’de Libya’da iç savaş sırasında öldürülmüştü. Bazı komplo teorileri, Sarkozy’yi Kaddafi’nin ölümüyle suçluyor. Bu olaylar üzerine Sarkozy, cezaevinde 24 saat polis korumasına alındı.

Çarşamba günü Paris Savcılığı, cezaevinde arama yapıldığını ve iki cep telefonuna el konulduğunu açıkladı.

Fransa Adalet Bakanı Gerald Darmanin CNews kanalında, bu videoların Sarkozy için tehlike oluşturduğunu ve eski Cumhurbaşkanı'nın güvenliği için ekstra önlem alınması gerektiğini söyledi.

Sarkozy'e hakaret ve tehdit eden üç mahkum da mahkemeye çıkacak. Darmanin, bu kişilerin ya cezaevinde ayrı bir hücreye konulacağını ya da başka bir cezaevine gönderileceğini belirtti: “Hiç risk almayacağız."

"Hakikat kazanacak"

Sarkozy, hem cezasına hem de hapse girme kararına itiraz ediyor. Avukatları, hemen serbest bırakılması için başvuruda bulundu. Cezaevine giderken sosyal medyada, “Masum bir adam hapse atılıyor. Bu adaletsizliği ifşa edeceğim, hakikat kazanacak,” diye yazdı.

Sarkozy, Le Figaro’ya, cezaevine üç kitap götüreceğini söyledi: Alexandre Dumas’ın Monte Cristo Kontu romanının iki cildi –ki bu romanda kahraman hapisten kaçıp intikam alır– ve bir İsa biyografisi.

Geçen hafta La Tribune Dimanche gazetesine, “Hapisten korkmuyorum. La Santé’nin kapısında bile dimdik duracağım. Sonuna kadar mücadele edeceğim,” dedi.

Sarkozy, bu davanın Libya bağlantılı kişilerce düzenlenmiş bir “komplo” olduğunu ve 25 Eylül’deki mahkumiyet kararının “skandal” olduğunu söylüyor.