Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü: KADES uygulaması işe yarıyor mu?
25 Kasım, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 1999 yılındaki kararıyla 'Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü' olarak ilan edildi. Bu günün tercih edilmesinin arka planında, 25 Kasım 1960'ta, Dominik Cumhuriyeti'nde meydana gelen ve üç kadının hayatını kaybettiği bir olay bulunuyor.
1930'tan 1961'e dek 31 yıl süreyle ülkeyi yöneten Rafael Trujillo'ya karşı nam salmış Mirabal Kardeşler adlı üç kız kardeş, Trujillo'nun hedef göstermesi sonucu boğazlanıp dövülerek öldürülmüştü.
Olay kısa sürede dünya çapında yankılanırken Birleşmiş Milletler (BM), kardeşlerin katledildiği 25 Kasım'ı, Birinci Latin Amerika ve Karayip Kadınlar Kurultayı'nda alınan benzer bir karardan (1981) 18 yıl sonra kadına yönelik şiddette farkındalık yaratmak ve mücadeleyi güçlendirmek amacıyla tercih etti.
BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi'nin (UNODC) 2022 tarihli 'Cinsiyete Dayalı Kadın/Kız Çocukları Cinayetleri' başlıklı raporunda, 2022'de yaklaşık 48.800 kadın ve kız çocuğunun eşleri veya aile üyeleri tarafından öldürüldüğü, bu sayının toplam kadın cinayetlerinin yüzde 55'ine denk geldiği, kadın cinayetlerinin çoğunun ev içi şiddet bağlamında meydana geldiği belirtiliyor.
Raporda, yeterli kayıt tutulmadığı için gerçek rakamların daha yüksek olabileceği vurgulanıyor.
Türkiye'de ise 2023 yılında 315 kadın cinayeti yaşandığı, 248 kadının şüpheli şekilde ölü bulunduğu bildirildi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun hazırladığı raporda, Türkiye'de, son 15 yılda kadın cinayetlerinde azalma görülen tek yılın İstanbul Sözleşmesi'nin imzalandığı 2011 olduğu belirtildi.
Raporda ayrıca kadınların yüzde 1'inin arazide, yüzde 3'ünün iş yerinde, yüzde 18'inin sokakta, yüzde 65'inin evde öldürüldüğü detayına yer verildi.
Kadınların yüzde 1'i yakılarak, yüzde 4'ü darp edilerek, yüzde 6'sı boğulmayla, yüzde 31'i kesici aletle, yüzde 55'i ateşli silahla öldürüldü.
Failin yüzde 3'ü kurbanın babası, yüzde 6'sı oğlu, yüzde 9'u eski eşi, yüzde 41'i evli olduğu kişilerdi. Yüzde 35'i 19-35 yaş arasındaydı ve yüzde 39'u 'hayatlarına dair karar aldıkları için' katledilmişti.
49 cinayetle İstanbul ilk sıradayken, bunu 27 ile İzmir, 22 ile başkent Ankara takip etti. Öte yandan Tunceli, Muş, Hakkari, Iğdır, Elazığ, Erzincan, Yalova, Şırnak, Sivas, Sinop, Siirt gibi bazı illerde hiçbir cinayet vakasına rastlanılmadı.
Bir diğer detay ise, 2023 yılında Türkiye'de öldürülen kadınlardan 28'inin, 6284 sayılı yasa kapsamında, "koruma tedbiri" altında olmalarına karşın öldürülmeleriydi.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'ndan yapılan açıklamada, "Devlet tarafından verilen ve uygulanması gereken bu tedbir kararları kadınlar için can simididir. Ancak 28 kadın koruma kararları uygulanmadığı için öldürüldü. İlgili kolluk kuvveti soruşturma geçirdi mi?" sorusu yöneltildi.
Türkiye'de, 2008 yılından bu yana aktif olan "dijital arşiv" Anıt Sayaç web sitesine göre, 2024 yılının 11 aylık diliminde hayatını kaybeden kadınların sayısı 411'di. Bu rakam, 2023'te 417, 2022'de 408, 2021'de 433, 2020'de 419'du.
Birleşmiş Milletler'in Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak kabul ettiği 25 Kasım'da, bu haberin kaleme alındığı saat itibarıyla (GMT+3 25 Kasım Pazartesi, 16:49) Türkiye'de dört kadın (Yeşim Türkmen, Türkan Soylu, Sevim Aladağ, Necmiye Aladağ) cinayete kurban gitmişti.
Necmiye Aladağ'ı oğlu, gelini Sevim Aladağ'ı eşi, Türkan Soylu'yu damadı, Yeşim Türkmen'i eşi ateşli silah kullanarak öldürdü.
Peki, kadına yönelik şiddete engel olma amacıyla geliştirilmiş Kadın Acil Destek İhbar Sistemi (KADES) uygulaması işe yarıyor mu?
KADES nedir?
KADES, 2018'de, Türkiye'de İçişleri Bakanlığı tarafından kadınların şiddet, taciz, tehdit gibi acil durumlarda hızlıca yardım alabilmesi için geliştirilen bir mobil uygulamadır. Bu uygulama, kadınların emniyet güçlerine tek bir dokunuşla ihbarda bulunmasını sağlar ve acil durumlara müdahale süresini kısaltmayı amaçlar.
Nasıl kullanılır?
Uygulama, Android ve iOS cihazlara ücretsiz olarak indirilebilir. Kullanıcı, T.C. Kimlik Numarası ile kayıt olur ve kimlik doğrulama için bir SMS alır. Acil bir durum yaşandığında, uygulamadaki butona basıldığında kullanıcı konumu ile birlikte ihbar yapılır. İhbar anında en yakın polis ekipleri olay yerine sevk edilir.
İstatistiklerle KADES
Eşitlik için Kadın Platformu'nun internet sitesinde yer alan 23 Kasım Cumartesi günü tarihli yayınına göre, KADES uygulamasının 2023 yılında 7,365 milyon kez indirildiği, uygulamanın kullanılmaya başlandığı 2018'den bu yana 1,382 milyon ihbar yapıldığı, 193.000 kişi hakkında koruma kararı alındığı, KADES'ten yapılan ihbar sonucu 1500 kişide elektronik kelepçe yöntemine başvurulduğu belirtiliyor.
Elektronik kelepçe, bir tür takip ve denetim cihazıdır. Şiddet uygulayan kişi ve mağdurun birbirine yaklaşmasını önlemek için bu sistem devreye alınır. Şiddet faili elektronik kelepçe takar, mağdur ise GPS tabanlı bir cihaz veya mobil uygulama üzerinden takip edilir. Amaç, şiddet mağdurlarını koruma altına alırken faillerin denetimini sağlamaktır.
Sistem, İçişleri Bakanlığı'na bağlı Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi (GAMER) tarafından 7/24 izlenir. İhlal halinde polis ekipleri hızla müdahale eder.
Eşitlik için Kadın Platformu'nun çalışmasında, elektronik kelepçe talebinde bulunan bazı kadınlara 'eksiklik nedeniyle kelepçelerin boşalmasının beklendiği' cevabının verildiği iddia ediliyor.
Diğer taraftan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü etkinliğinde, "KADES, ihtiyaç halinde mağdurun kimliğinin ve adresinin değiştirilmesi ile elektronik kelepçe gibi tedbirleri biz şu an uyguluyoruz," diyor.
"Dolayısıyla sözleşme değil, kanunlar yaşatır" diye devam eden Erdoğan, Türkiye'nin 20 Mart 2021'de çekildiği İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanuna atıf yapıyor.
6284 sayılı Kanun Türkiye'de kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi ve şiddete uğrayan kadınların korunması amacıyla çıkarılmış bir yasadır. Bu kanun, 8 Mart 2012 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe konuldu.
Kanunda şiddetin tanımı "fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik zarar verme" kapsamında yapılırken, koruyucu tedbirler arasında "uzaklaştırma, konuttan çıkarma, çocukların velayetinin verilmesi" gibi hükümler bulunuyor.
İstanbul Sözleşmesi
İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadeleyi amaçlayan uluslararası bir anlaşmadır.
Resmi adı, "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi"dir.
2011 yılında İstanbul'da imzaya açıldığı için bu isimle anılmaktadır. Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan sözleşme, 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden ayrıldığı 2021 yılında 433 kadın, cinayete kurban gitti. Bu sayı 2022'de 409, 2023'te 419, ve 2024'ün 11 aylık diliminde 411 olarak ölçüldü.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 8 Ekim'de, partisinin grup toplantısında İstanbul Sözleşmesi kararı hakkında, "Bu iktidar, kadınlarımızı ve çocuklarımızı koruyamadığı gibi olumlu adımlardan da geri adım atıyor. AKP'nin kadınları hedef alan politikalarının en somut örneği, 2021 yılında İstanbul Sözleşmesi'nden bir gece yarısı tek imzayla çıkmasıdır," ifadelerini kullanmıştı.
Şüpheli ölümlerde yüzde 82'lik artış
"Kadın cinayetleri" ile "kadınların şüpheli ölümlerine" ilişkin raporlar hazırlayan "Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu" verilerine göre, Türkiye'de 2017 ile 2023 yılları arasında "şüpheli kadın ölümleri" yüzde 82 artış gösterdi.
2010 yılında yaşanan Münevver Karabulut cinayetinin ardından bir sivil inisiyatif olarak kurulan ve kadın mücadelesinde belirleyici bir rol oynayan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'ndan derlediğimiz verilere göre, Türkiye'de 2010 yılı ile 2024 yılının ekim ayı arasında erkekler tarafından gerçekleştirilmiş 4.255 kadın cinayeti yaşandı.
Platform'un verilerine göre, son 7 yılda 1.441'i şüpheli olmak üzere ve 2010'dan bu yana gerçekleştirilen kadın cinayetleri ile birlikte toplamda 5.696 kadın hayatını kaybetti.
2024 yılının başından Ekim ayına kadar 296 kadın cinayeti işlenirken, bu 10 aylık süreçte ise toplamda 184 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu.
Son 14 senede en fazla kadın cinayeti 2017 yılında yaşanırken, o yıl içerisinde 408 kadın cinayete kurban gitti.
En düşük kadın cinayetinin gerçekleştiği yıl ise 2011 yılı olarak kayıtlara geçti. Türkiye'nin daha öncesinde taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi'nin imzalandığı bu yılda 121 kadın cinayeti gerçekleşti.
Aynı zamanda bu sözleşmeyi parlamentosunda onaylayan ilk ülke olan Türkiye, Temmuz 2021'de sözleşmeden çekildiğini açıklamıştı.
Türkiye'nin sözleşmeden çekildiği 2021 yılında 280 kadın cinayeti yaşanırken, takip eden 2022 yılında ise kadın cinayetleri yaklaşık yüzde 20 artarak 334'e çıktı.
Şüpheli kadın ölümlerinin artması etkin soruşturma eksikliğinden
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'ndan avukat Esin İzel Uysal, Euronews Türkçe'ye verdiği demeçte, şüpheli kadın ölümlerinin artmasının sebebinin etkin soruşturma yürütülmemesi olduğunu savundu.
"2010 yılından itibaren kadın cinayetinin ne olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Hatırlarsanız bu hep 'aşk cinayeti', 'töre cinayeti', 'kıskançlık cinayeti' diye anlatılıyordu. Şüpheli kadın ölümlerinde aslında en çok öne çıkan şey, kadınların yüksekten düşerek öldürüldüğünü yani atılarak öldürüldüğünü görüyoruz."
Şüpheli ölümlerde kadınların yüksek yerlerden düşerek hayatını kaybetmesine istinaden "Kadınların bir denge sorunu yok" diyen Uysal, "Burada sorun, kadınlar yüksekten düştüklerinde örneğin 'intihar' denilerek dosyaların daha ilk başta kapatılması, savcıların soruşturmaya bile gerek görmemesi" ifadelerini kullandı.
Şüpheli kadın ölümlerinin üzerinin daha fazla örtüldüğünü savunan Uysal, "Ülkemizde kadınlar lehine hiçbir adım atılmadığı için erkek egemenlikte sürekli kendisini yeniliyor bu eşitsizlik. Bir kadın öldürüldüğünde gerçeklerin üzeri örtülmeye çalışılıyor. Bunun sonucunda da şüpheli kadın ölümlerinde bu kadar büyük bir artışı görüyoruz," dedi.
Today