...

Logo Pasino du Havre - Casino-Hôtel - Spa
in partnership with
Logo Nextory

Avrupa Komisyonu, Grönland'a yönelik mali desteği iki katına çıkardı

• Sep 8, 2025, 9:18 PM
5 min de lecture
1

Bu, Avrupa’nın Arktik bölgesindeki iddialarına dair güçlü bir mesaj niteliği taşıyor. Geçen hafta Avrupa Komisyonu, bir sonraki AB bütçesi kapsamında Grönland’a mali yardımın iki katına çıkarılmasını önerdi.

2028–2034 çok yıllı mali çerçevesi kapsamında Komisyon, Grönland'a 530 milyon eurodan fazla fon öneriyor.

Ancak Grönland yalnızca resmin bir parçası. Tüm Arktik bölgesi, küresel ticari ve jeopolitik çıkarların odağı haline geldi. Küresel ısınmanın neden olduğu buzulların erimesi, siyasi dengeleri yeniden şekillendiriyor.

Yeni bir deniz yolu

İklim değişikliği, Kuzey Deniz Yolu’nun geçişini kolaylaştırdığından, yükler buz kırıcı olmaksızın taşınabiliyor. Bu rota, Avrupa ile Asya arasındaki deniz taşımacılığı mesafesini önemli ölçüde kısaltabilir. 2023’te bu rotadan 35 milyon ton yük taşındı ve bir rekor kırıldı.

NCT Consultants güvenlik ve savunma analisti Yan Cavalluzzi, Euronews’e verdiği demeçte, “Kuzey rotası, Pekin ile Rotterdam arasında Malakka Boğazı, Süveyş Kanalı ve Aden Körfezi üzerinden gidilen geleneksel rotaya göre çok daha uygun. Bu rota, geleneksel rota yüzde 30-50 daha uzun ve 14–20 gün daha fazla sürüyor,” dedi.

Bazı analistler ise bu kuzey rotasının Süveyş Kanalı kadar yüksek hacimli ticaret yaratmadığını belirtiyor; aynı dönemde kanal üzerinden 1,6 milyar ton yük geçti.

Yine de Çin, kendisini Arktik’e yakın bir ülke olarak görüyor. Hatta Pekin, 2018’de “Kutup İpek Yolu” stratejisini başlattı.

Avrupa Birliği için Çin ile Arktik’te iş birliği yapmak stratejik açıdan önemli; jeopolitik gerilimler devam etse de, 2024’te Çin AB’nin en büyük ithalat ortağıydı ve toplam ithalatın yüzde 21,3’ünü oluşturuyordu.

Ancak bu rota göründüğü kadar açık değil. Kuzey deniz yolunun yüzde 53’ü Rusya kıyılarından geçiyor ve Kremlin, münhasır ekonomik bölgesini genişletmeye çalışıyor; bu da uluslararası deniz hukukunu zorluyor.

Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgalinin ardından Arktik’te askerileşme arttı. Bölge zaten Rusya’nın Kuzey Filosuna ev sahipliği yapıyordu. Ancak Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılmasıyla, NATO Rusya’ya bir adım daha yaklaşmış oldu.

Yan Cavalluzzi, “Aslında ABD’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılmasını istemesinin sebeplerinden biri, Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra kendi Arktik kapasitesini azaltmış olması ve bu bölgede artık yeterince yatırım yapmıyor olmasıydı,” dedi.

Cavalluzzi, “NATO üyeliği, ABD’ye Arktik savaş teknolojilerine ve yeteneklerine daha hızlı ve kolay erişim sağlıyor,” diye ekledi.

AB’nin çıkarlarını koruyabilmesi için, sadece bölgedeki üye devletlerine güvenmesi yeterli değil.

VUB (Brüksel Özgür Flaman Üniversitesi) Güvenlik, Diplomasi ve Strateji Merkezi araştırmacısı Ivan Zaccagnini, “Deniz altı altyapıları, fiber optik kablolar gibi konuları düşünün. Bölgede varlık göstermek neden bu kadar önemli, kolayca anlayabilirsiniz,” dedi.

Zaccagnini, AB’nin “Grönland veya bölgedeki diğer toprakları erken uyarı sistemi kurmak veya hava, deniz hatta robotik birlikler konuşlandırmak için bir platform olarak değerlendirmesi” gerektiğini önerdi.

AB, 2021’de bir Arktik stratejisi kabul etmişti; ancak Zaccagnini’ye göre savaşın başlamasından sonra AB’nin tavrı değişmiş görünüyor:

“Genel olarak AB, bölgedeki oldukça pasif gözlemci rolünden daha aktif ve taahhütlü bir pozisyona, ayrıca bölgesel bir jeopolitik pozisyona doğru ilerliyor.”

Arktik’in geniş hidrokarbon rezervleri, dünya güçleri için stratejik bir odak haline geldi. Tahminlere göre, bölge keşfedilmemiş petrol rezervlerinin yüzde 13’üne ve gaz rezervlerinin yüzde 30’una sahip. AB için bu kaynaklara erişim, tedarik çeşitliliğini artırmak ve stratejik özerkliği güçlendirmek anlamına geliyor.

Ancak AB, Arktik’te etkisini artırmada önemli zorluklarla karşı karşıya. Blok, Rusya’nın artan etkisi ve Çin desteğiyle mücadele ediyor. Ayrıca AB’nin askeri olarak ABD’ye bağımlılığı, kuzey bölgelerindeki eylem alanını sınırlıyor.

Durumu daha da karmaşıklaştıran unsur, ABD Başkanı Donald Trump’ın bölgedeki pozisyonunu güçlendirme çabaları. Trump, Grönland’ı ilhak etme isteğini birkaç kez açıkça dile getirdi.

Zaccagnini, AB’nin yalnızca diplomatik bir rol üstlenmekle yetinmemesi gerektiğini, bölgede aktif bir varlık gösterebilmek için platform ve yeteneklere yatırım yapmaya devam etmesi; örneğin devriye birimleri konuşlandırarak güvenliği sağlaması ve deniz altı altyapısına yönelik müdahalelere hızlı yanıt vermesi gerektiğini söylüyor.

Yine de önünde uzun bir yol bulunuyor; şu aşamada AB, bölgedeki çıkarlarını savunmak için diplomasi ve müzakere gücüne güvenmek zorunda olabilir.