'Balina şarkısı' duymak turistleri okyanusu korumaya teşvik ediyor
Balinaların iletişim kurmak için çıkardıkları inilti ve çığlıkları duymak unutulmaz, tüyleri diken diken eden bir deneyim.
Turistler balina şarkılarına şahit olduklarında bir huşu duygusu yaşadıklarını anlatıyor ve yeni bir araştırma, bu deneyimin duygusal etkisinin olaydan sonra da uzun süre devam ettiğini ortaya koyuyor.
Araştırma, ziyaretçilerin göç dönemlerinde kambur balinaları gözlemlemek için akın ettiği Avustralya'nın Queensland eyaletinde bulunan Sunshine Coast Üniversitesi'nden geldi.
Bilim insanları, balina izleme deneyimlerine verilen duygusal tepkilerin, insanların çevre ve okyanusların korunmasına ilişkin sonraki davranışlarını etkilediğini tespit etti.
Turistler balina seslerini dinlerken alçakgönüllü hissediyor
Araştırma ekibi, birbirini takip eden üç sezon boyunca Sunshine Coast'taki Mooloolaba'dan kalkan balina izleme gezilerine ve balinalarla yüzme turlarına katıldı.
Ziyaretçilerden alınan geri bildirimleri, bölgede yerleşik bir turizm şirketi olan Sunreef tarafından işletilen gemilerde su altı mikrofonları kullanılarak toplanan akustik verilerle birleştirdi.
Çalışmaya katılanlar, karşılaşmalar sırasında hayvanları hem gözlemlerken hem de dinlerken nasıl hissettiklerine dikkat etmeleri konusunda teşvik edildi.
Katılımcılar, doğal sesler, kuyruk sallama gibi yüzey hareketleri ve teknelerdeki hoparlörlerden çalınan önceden kaydedilmiş su altı sesleri de dahil olmak üzere çeşitli balina seslerine maruz bırakıldı.
Araştırmacılar daha sonra turistlerin bu deneyimlere verdikleri duygusal tepkileri ölçen mülakatlar ve anketler yoluyla veri topladı.
Katılımcılar balina seslerini dinlerken mutluluk, heyecan, alçakgönüllülük, huşu ve sakinlik hissettiklerini belirtti.
Balina şarkılarını dinlemek çevresel eyleme ilham veriyor
Araştırma ekibi ayrıca katılımcılara balinaları duyduktan sonra denizlerin korunmasına yönelik tutumlarını da sordu.
Araştırma, özellikle balinaları görmekten ziyade duymakla tetiklenen huşu duygularının "çevre yanlısı niyet" ile güçlü bir şekilde ilişkili olduğunu ortaya koydu.
Buna geri dönüşüm alışkanlıklarını geliştirme, atık üretimini azaltma ve okyanus koruma girişimlerini destekleme arzuları da dahil.
Baş araştırmacı Vikki Schaffer, ABC News'e yaptığı açıklamada, "Turizm genellikle görsel bir deneyim olarak çerçevelenir, ancak diğer duyularımız -özellikle ses- yerler, alanlar ve türlerle bağlantı kurma biçimimizi şekillendirmede önemli bir rol oynar," dedi.
Schaffer, bu bulguların anlamlı ve dönüştürücü ziyaretçi deneyimleri yaratmada doğal ses manzaralarının önemini vurguladığını belirtti.
Schaffer ayrıca su altı akustik ortamlarının insan kaynaklı gürültü kirliliğinden korunmasının önemine de dikkat çekti.
"Ses, genellikle göz ardı edilen doğal bir kaynaktır. Bu hem deniz yaşamı hem de insanların okyanusla bağlantısı açısından kritik önem taşıyor."
Seyahat deneyimleri çevrenin korunmasına ilgiyi nasıl artırabilir?
Sunreef yöneticisi John Fell, araştırmanın deniz turizmi endüstrisi için değerli olduğuna inanıyor.
Fell, ABC News'e verdiği mülakatta, "Sürükleyici turizm tamamen hayal gücünü yakalamak ve duyuları ateşlemekle ilgili," dedi.
"Misafirlerimiz için güçlü ve kalıcı deneyimler yaratan da budur."
Fell, amaçlarının sadece tur düzenlemenin ötesine geçtiğini de vurguladı. Amaçları, okyanusa yönelik gerçek bir sevgiyi teşvik etmek ve bu sevginin genellikle olumlu eylemlere dönüşmesini sağlamak.
Schaffer, araştırma bulgularının, koruma ve eğitimi teşvik etmek için sürdürülebilir turizme başvurulan çabalarla uyumlu olduğunu da sözlerine ekledi.
Çalışma, huşu gibi duyguların seyahat deneyimlerinden sonra uzun vadeli davranış değişikliklerini nasıl etkileyebileceğine ilişkin araştırmaların genişletilmesine katkıda bulunuyor.