...

Logo Hôtel select paris rive gauche
Logo Nextory

Bilim insanları sivrisineklerin genleriyle oynayarak sıtmayı bitirmeyi planlıyor

• 2025年11月11日 上午12:15
5 min de lecture
1

Bilim insanları uzun süredir her yıl 608 binden fazla insanın ölümüne yol açan sıtma gibi sivrisinek kaynaklı hastalıkları ortadan kaldırmanın hayalini kuruyor.

Bu amaçla geliştirilen en önemli buluşlardan biri olan insektisitli cibinlikler, bu hastalıkların etkili olduğu Afrika’nın birçok bölgesinde çocuk ölümlerini ciddi oranda azalttı. Bu hastalıklar, enfekte sivrisinek veya diğer böceklerin insanları ısırmasıyla bulaşıyor.

Ancak 1960’lara kadar uzanan bir grup bilim insanı, bambaşka bir soru sormaya başladı: Parazit taşıyan böcekleri öldürmeye odaklanmak yerine, onları hastalık bulaştıramaz hale getirmek mümkün mü?

O zamandan bu yana özel laboratuvarlar, üniversiteler ve devlet kurumları sivrisineklerin DNA’sını değiştirmeye yönelik deneylere yüz milyonlarca euro yatırım yaptı. Bazı gen değişiklikleri sivrisinekleri kısırlaştırıyor, bazıları yavruların yetişkinliğe ulaşmasını engelliyor, bazıları ise sivrisineklerin parazitleri taşımasını zorlaştırıyor.

Düşük gelirli ülkelerde ilaç erişimini geliştirmeye çalışan Unitaid adlı grubun sıtma ve vektör kontrolü uzmanı Jan Kolaczinski, “Bir sivrisineğin genomunu değiştirerek onu parazitlere karşı duyarsız hale getirmek gerçekten paradigma değişimi anlamına geliyor,” dedi.

Burkina Faso, Brezilya, Malezya ve ABD gibi ülkelerde genetiği değiştirilmiş sivrisineklerle yapılan ilk testler umut verici sonuçlar verdi ve bu bölgelerdeki sivrisinek popülasyonlarını azalttı.

Ancak bazı gen düzenleme yöntemleri tartışmalı. Çevre grupları, gen sürücü (gene drive) taşıyan sivrisineklerin doğaya salınmasını yıllardır yasaklama çağrısı yapıyor. Bu yöntem, genetik değişikliğin sonraki nesillere aktarılma olasılığını artırıyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ - WHO) bünyesinde faaliyet gösteren Unitaid’in yeni raporuna göre, tam da bu yöntem sivrisinek kaynaklı hastalıkların kökünü kazımak için en umut verici yol olabilir.

Kendini sürdüren gen sürücü yaklaşımında, sivrisineklerin genlerindeki değişiklikler yavruların yüzde 100’üne aktarılıyor. Bu da değişikliğin zamanla tüm popülasyona yayılıp hastalık taşıyan sivrisineklerin yerini alabileceği anlamına geliyor.

En iyi senaryoda, laboratuvarda üretilen bu sivrisineklerin doğaya tek bir kez salınması, Sahra Altı Afrika gibi sıtmanın yaygın olduğu bölgelerde hastalığı tamamen ortadan kaldırabilir.

Bu yaklaşımın “sivrisineğin neredeyse kendini kontrol etmesini” sağlayabileceğini belirten Kolaczinski, “Bizim için bu adeta kutsal kâse," diye ekledi.

Diğer gen düzenleme tekniklerinde ise genetik değişiklik birkaç nesil içinde kayboluyor, bu da bilim insanlarının sürekli yeni sivrisinekler üretip salmasını gerektiriyor. Bu yöntemler uzun vadede çok daha maliyetli hale geliyor.

Ancak gen sürücü yaklaşımının da kendi riskleri ve sınırlamaları var. Bir sivrisinek türünün genetik yapısını kalıcı olarak değiştirmek, öngörülmesi zor ekolojik sonuçlara yol açabilir.

Bilim insanları aynı zamanda sivrisineklerin hastalık taşımasını önlemenin genetik olmayan yollarını da test ediyor. Örneğin, sivrisinek yumurtalarını üreme ve virüs taşıma yeteneklerini etkileyen Wolbachia bakterisiyle enfekte etmek gibi yöntemler kullanılıyor.

Kolaczinski’ye göre araştırmacılar, her durumda farklı çözümler gerekebileceği için çeşitli stratejileri bir arada değerlendiriyor. Bazı yöntemler belirli parazit türlerine, bazıları ise kentsel ya da kırsal alanlara daha uygun olabilir.

Ayrıca laboratuvar ortamında işe yarar görünen teknolojilerin gerçek dünyada başarısız olma riski de var.

Kolaczinski, “Bütün yumurtaları aynı sepete koymak istemezsiniz,” dedi.

Bilimsel sorunlar çözülse bile, genetik değişikliklere siyasi, mali ve toplumsal destek bulmak kolay olmayabilir. Üstelik bu yıl küresel sağlık fonlarında yapılan büyük kesintiler, sıtma ve diğer vektör kaynaklı hastalıklara karşı mevcut mücadeleyi de tehlikeye atıyor.

Yine de Kolaczinski, bu teknolojinin sıtma gibi yaygın hastalıkların seyrini kökten değiştirmek için bilim dünyasının elindeki en güçlü araçlardan biri olabileceğini söylüyor:

“Gerçekten devrim niteliğinde bir araç olmadan sıtmayı sıfıra indirme yolunu göremiyorum,” diyor. “Ve mevcut seçenekler arasında gen sürücülü sivrisinekler en umut verici olanı.”