Pera Müzesi’nde 'Yunanistan Sineması Günleri' başlıyor
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi Film ve Video Programları, Yunanistan sinemasının klasikleşmiş ve ödüllü yapımlarını izleyiciyle buluşturan "Yunanistan Sineması Günleri"ne dördüncü kez ev sahipliği yapıyor. Yunanistan’dan EMEIS Kültür Kolektifi, Türkiye’den istos film ve istos yayın ortaklığıyla gerçekleşen program, bu yıl 2–7 Aralık arasında Pera Müzesi Oditoryumu’nda düzenlenecek.
1990’ların sinemasından on üç uzun metraj filmi, bu yıl ilk kez düzenlenen ve Yunanistan’dan güncel yapımlardan oluşan 10 filmi bir araya getiren "Kısa Film Yarışması" seçkisini ve Yeşim Ustaoğlu’nun 2003 yapımı "Bulutları Beklerken" filmini bir araya getiren program; toplumsal hafıza, kimlik, göç, aidiyet, büyüme hikâyeleri ve bireysel yüzleşme temalarını farklı dönem ve üsluplar içinde ele alarak Yunanistan sinemasının çok katmanlı anlatı evrenini görünür kılıyor.
Açılış filmi: 'Hepsi Bir Yol'
Program, Pantelis Voulgaris’in imzasını taşıyan, prömiyerini Berlin Film Festivali’nde yapan "Hepsi Bir Yol" ile açılıyor. Üç farklı karakterin kayıp, yas ve dönüşümle örülü içsel yolculuklarını buluşturan film, bireysel kırılmalar ile toplumsal arka planların kesiştiği dramatik yapısıyla programın tonunu belirliyor.
90’lar Yunanistan sineması: Dönemin hafızası ve yol ayrımları
Bu yılın uzun metraj seçkisi, 1990’ların Yunanistan sinemasını politik atmosfer, kişisel çatışmalar ve toplumsal dönüşümler ekseninde ele alan filmlerden oluşuyor.
Antonis Kokkinos’un yönetmen koltuğunda oturduğu "Bir Devrin Sonu", askeri diktatörlüğün gölgesindeki Atina’da lise son sınıf öğrencisi Hristos’un değişen arkadaşlık ilişkilerini anlatıyor. Sotiris Goritsas’ın yönettiği "Balkanizatör", köşeyi dönme hayaliyle Balkanlar ve Avrupa boyunca yola çıkan iki arkadaşın trajikomik macerasını mizah ve gerçeklik arasında gidip gelen bir dille aktarıyor.
Frieda Liappa’nın sinemasından bir örnek olan "Eyyamıbahur Yılları", aşırı sıcaklarla değişen bir sahil kasabasında hafızasını yitirmiş Pavlos ile Electra’nın ilişkisinin zaman, iklim ve gerilim üzerinden dönüşümünü şiirsel bir tonla sunuyor. Katerina Evangelakou’nun çektiği "Jaguar", yıllar sonra bir araya gelen iki kadının geçmişle hesaplaşmasını ve iç savaşın izleriyle şekillenen adalet arayışını duygusal bir birliktelik üzerinden ele alıyor. Angeliki Antoniou’nun kamerasından "Kayıp Geceler", Berlin’de yeniden yakınlaşmaya çalışan iki kız kardeşin bağımlılık ve yabancılaşma ekseninde şekillenen kırılgan ilişkisini işliyor.
Vassiliki Iliopoulou’nun yönetmenliğinde çekilen "Haykırış", zor yaşam koşullarında büyüyen iki kardeşin yeniden bir araya gelişini ve kaçış ile olgunlaşma süreçlerinin yarattığı sert gerçekliği görünür kılıyor. Eleni Alexandrakis’in imzasını taşıyan "Okyanusta Bir Damla", kısa ömürlü bir ilişkinin kırılganlığını modern yalnızlık ve korku duygusuyla iç içe aktararak karakterlerin içsel boşluklarını ortaya koyuyor. Dimitris Yatzouzakis’in yönettiği "Fanuropita", Aziz Fanurios geleneği etrafında şekillenen kasaba yaşamını ritüeller, toplumsal değişim ve kara mizahla birleştiriyor.
Dimitris Indares’in çektiği "Wyoming’de Bir İbibik Kuşu", genç Mihalis’in çelişkiler ve karmaşık ilişkilerle dolu dünyasında yetişkinliğe adım atma sürecini dengeli ve duyarlı bir dille takip ediyor. Nicholas Triandafyllidis’in noir estetikle bezeli filmi "Moskova Radyosu", Atina’nın yeraltı dünyasında hayatta kalmaya çalışan Rus dansçı Sonia’nın hikâyesi üzerinden suç, yabancılaşma ve çaresizlik temalarını örüyor. Nikos Grammatikos’un imzasını taşıyan "Kaytaranlar", yıllara yayılan buluşmalarla eski arkadaşlıkların giderek zayıflamasını ve değişen yaşamlarla artan mesafelerin kaçınılmaz kopuşa dönüşmesini konu alıyor.
Seçki, Theo Angelopoulos’un şiirsel diliyle şekillenen "Leyleğin Asılı Kalan Adımı" filmiyle tamamlanıyor. Film, sınır bölgesinde mültecilerle karşılaşan genç bir muhabirin hikâyesi üzerinden insanlık hâline, bekleyişe ve kimliğe dair politik bir sorgulama sunuyor.
Özel Gösterim: 'Bulutları Beklerken'
Yeşim Ustaoğlu’nun yönetmenliğini üstlendiği "Bulutları Beklerken", Karadeniz’in sisli coğrafyasında Ayşe’nin yıllardır sakladığı sırların ağırlığıyla yüzleştiği bir yolculuğu anlatıyor. Film, bireysel bir hikâyeyi toplumsal hafıza ve kimlik meseleleriyle harmanlayarak sevgi, suçluluk, korku ve aidiyet gibi evrensel duyguları güçlü bir atmosferle perdeye taşıyor.
Kısa Film Seçkisi 1: Yeni anlatı arayışları
Güncel Yunanistan sinemasının farklı üsluplarını bir araya getiren "Kısa Film Seçkisi 1", tematik çeşitliliğiyle dikkat çekiyor.
Ekati Koukoutsaki’nin yönettiği "Mimoza", insan ve makine arasındaki güç ilişkilerini sorgulayan bir karşılaşmayı merkeze alıyor. Iliana Driva tarafından çekilen "Denizkızı", kayıp bir kız çocuğu etrafında üç farklı tanıklığın iç içe geçtiği bir gerçeklik arayışını anlatıyor. Konstantinos Karamaghiolis’in filmografisinin dikkat çeken yapımlarından "Habil", taşrada yaşayan bir rahibin gündelik hayatının beklenmedik bir telefonla değişen akışını takip ediyor. Iris Baglanea’nın imzasını taşıyan "Zange", doğanın döngüsünü, masumiyeti ve çocukların daralan dünyasını sembolik bir dille işliyor. Nefeli Rapti’nin karakter odaklı anlatısı "Bayan Niça", yalnızlık, anne-kız ilişkileri ve içsel çöküşün yarattığı duygusal karmaşayı görünür kılıyor.
Kısa Film Seçkisi 2: Toplumsal şiddet, gençlik ve fantastik anlatılar
"Kısa Film Seçkisi 2", toplumsal şiddet, göç, kadın deneyimi ve fantastik unsurlar etrafında şekillenen çağdaş anlatıları bir araya getiriyor.
Kostas Gerampinis’in yönettiği "Temizlikçi", bir adamın gece çalıştığı gizli işin geçmiş ve bugün arasında açtığı karanlık kapıları ele alıyor. Harrys Tzortzakis’in çarpıcı anlatımıyla "Terminal 12", gerçek bir kadın cinayeti üzerinden şiddetin görünürlüğünü sorguluyor. Antonina Frokou’nun yönettiği "Lou", bir saldırı sonrası adalet arayışının eşiğinde duran genç bir kadının yaşadığı kararsızlık ve içsel gerilimi aktarıyor. George Georgakopoulos’un kamerasından "Sera", Arnavut kökenli genç Sali’nin hayatta kalma mücadelesi ve futbol hayalleri arasında sıkışmış yaşamını duyarlı bir dille işliyor. Georgia Michailidi’nin fantastik atmosferle ördüğü "Böh!", dünyada kalabilmek için geçmiş travmalarını aşmaya çalışan iki hayaletin sıra dışı hikâyesini sunuyor.
Today