...

Logo Yotel Air CDG
in partnership with
Logo Nextory

Parasetamol, aşılar ve çocuklar: Otizmin sorumlusu anneler mi?

• Sep 25, 2025, 2:20 PM
17 min de lecture
1

ABD’de Başkan Donald Trump ve Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy Jr.’ın yaptığı son açıklamalar, otizm, aşılar ve gebelikte kullanılan ağrı kesiciler konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi.

Özellikle Tylenol (etken maddesi asetaminofen) ile otizm arasında bağlantı kuran iddialar, tıp dünyasından siyasete, ailelerden uluslararası kurumlara kadar geniş bir yelpazede yankı buldu.

Dünya Sağlık Örgütü’nden (DSÖ-WHO) Amerikan Kadın Doğum Uzmanları Koleji’ne (ACOG), Cumhuriyetçi senatörlerden otizmli bireylerin kendilerine kadar uzanan tepkiler, hem bilimin hem de siyasetin sınırlarını bir kez daha tartışmaya açıyor.

Trump ve Kennedy'nin söylemleri aynı zamanda bilimsel verilere aykırı olarak, otizmden aileleri ve özellikle anneleri sorumlu tuttuğu gerekçesiyle de sert eleştiriliyor.

Dosyada tartışmayı tarihsel ayrıntılarıyla masaya yatırdık:

Trump ne dedi?

Hafta başı yaptığı açıklamalarda Trump, Tylenol’ün hamilelikte kullanımının otizm riskini artırabileceğini öne sürdü.

ABD Lideri; Sağlık Bakanı Kennedy Jr. ve Medicare–Medicaid sağlık kurumunun başındaki Dr. Mehmet Öz’ün de katıldığı basın toplantısında, “hamile kadınların Tylenol almaması gerektiğini” vurguladı.

Trump ayrıca küçük çocuklara da bu ilacın verilmemesi gerektiğini söyledi.

Tylenol, en yaygın ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlardan biri. İçindeki etken madde asetaminofen'in uluslararası adı ise parasetamol. Bu ilaçlar, baş ağrısı, diş ağrısı, kas–eklem ağrıları, adet sancısı, soğuk algınlığı ve gripte ateş düşürme ya da çocuklarda yüksek ateş kontrolü için kullanılıyor.

Tıp dünyasının tepkisi

Trump yönetiminin iddialarına hızla yanıt veren kurumlardan biri DSÖ oldu. Kurum, gebelikte asetaminofen kullanımının otizm riskini artırdığına dair herhangi bir bilimsel kanıt olmadığını vurguladı.

Örgüt, son on yılda yapılan büyük ölçekli araştırmalarda iki durum arasında “tutarlı bir ilişki bulunmadığını” belirtti.

Açıklamada, “Tüm ilaçlar gebelikte özellikle ilk dönemlerde dikkatli kullanılmalı, ancak asetaminofen hakkındaki kaygıların dayandığı çalışmalar hatalıydı ve çoktan geçersiz kılındı,” ifadeleri yer aldı.

DSÖ ayrıca aşıların otizme yol açtığı yönündeki komplo teorilerine de sert bir şekilde karşı çıkarak, son 50 yılda yürütülen küresel aşılama kampanyaları sayesinde 154 milyon hayatın kurtarıldığını hatırlattı.

Amerikan Kadın Doğum Uzmanları Koleji (ACOG) ve Maternal-Fetal Tıp Derneği gibi önde gelen tıp kuruluşları da gebelikte asetaminofen kullanımının güvenli olduğunun altını çizdi.

ACOG, “Bu tür iddialar sadece bilim dışı değil, aynı zamanda hamile kadınlara zararlı ve kafa karıştırıcı mesajlar gönderiyor,” ifadelerini kullandı.

Parasetamol ve otizm iddiaları nereden çıktı?

Tylenol ile otizm arasında bağlantı olabileceği iddiası ilk kez 2000’li yılların ortasında ortaya atıldı. 2008'de Autism dergisinde yayımlanan küçük bir gözlemsel çalışma, çocukluk çağı aşılarından sonra ateş düşürücü olarak asetaminofen verilen çocuklarda otizm tanısının daha sık görüldüğünü öne sürmüştü. Bu çalışma büyük yankı uyandırdı ama metodolojik sorunları nedeniyle bilim camiasında güvenilir bulunmadı.

Çalışmada 83 çocukla anket yapılmıştı. Çocukların karma aşıdan sonra parasetamol (Tylenol) ya da ibuprofen kullanıp kullanmadığına bakılmıştı. Aşı sonrası parasetamol alan çocuklarda otizm oranının daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştı.

Ancak bu tür çalışmalar bilim dünyasında yeterince güvenilir bulunmuyor. Zira güvenilir bir bilimsel çalışmanın, kanıtlara dayalı, sistematik ve tekrarlanabilir olması gerekiyor.

Örneğin, katılımcıların deney ve kontrol olmak üzere iki gruba (rastgele) ayrılması, bir gruba deneyin konusu olan ilacın verilmesi ve diğer gruba plasebo (boş ilaç) verilmesi gerekiyor. Katılımcıların kendisi ise hangi grupta olduklarından haberdar olmuyor. Daha sonra katılımcıların yeterli süreler boyunca gözlemlenmesi ve iki grubun karşılaştırılması, elde edilen bulgular arasında da neden sonuç ilişkisi kurulması gerekli.

Deney boyunca anketler, laboratuvar testleri, klinik muayene vb. yöntemler uygulanabilir.

Ayrıca katılımcı grupların da yeterli büyüklükte olması gerekiyor. Örneğin 50 kişi değil, 10 bin kişi ile yapılan bir kohort çalışması çok daha güvenilir kabul ediliyor.

Parasetamol ve otizm arasında ilişki olabileceğini iddia eden az sayıdaki çalışma iki durum arasında neden-sonuç ilişkisi kuramadığı gibi, bilimsel çalışmalarda altın standart kabul edilen bu kriterler de karşılanamadı.

Aşıların otizme neden olduğu iddiası: Arkasından dolandırıcılık çıktı

Benzer bir süreç, kabakulak-kızamık-kızamıkçık (KKK) karma aşısı için de yaşandı.

Britanyalı gastroenteroloji uzmanı Dr. Andrew Wakefield, 1998'de 12 arkadaşıyla birlikte tıp dergisi Lancet'te KKK (kızamık, kızamıkçık, kabakulak) isimli karma aşıyla otizmin bağlantılı olabileceğini öne süren bir makale yayımladı. Makale, KKK aşısındaki canlı virüsün barsak mukozasının geçirgenliğini artırarak kana, oradan da beyne geçtiğini ve otizme neden olduğunu iddia ediyordu. Çalışmada yer alan 12 çocukta otizm bulgularının KKK aşılamasından bir ay sonra ortaya çıktığı söyleniyordu.

Ancak Wakefield'ın çalışmasında ciddi metodoloji problemleri vardı ve bu nedenle bilimsel çevreler tarafından şüpheyle karşılanmıştı. Her şeyden önce çalışma sadece 12 çocuk üzerinde yapılmıştı. Oysa o yıllarda İngiltere'de ayda 50 bin çocuk KKK aşısı oluyordu. Bağlantının sadece 12 çocukta gösterilmesi ise verilerin tesadüfi olma ihtimalini gündeme getiriyordu. Wakefield'ın çalışmasında, bilimsel deneylerde altın kriter sayılan kontrol grubu da yoktu. Yani bulgular KKK aşısı olmayan çocuklardan alınan örneklerle karşılaştırılmamıştı. Ayrıca barsaktan kana, oradan da beyne geçen zehirli maddelere veya KKK aşısına ait kalıntılara da rastlanmamıştı.

Tüm bunlara rağmen makalenin bulguları basında geniş yer buldu. Ebeveynler arasında yayılan endişe nedeniyle 1998 ve 2003 arasında İngiltere'de KKK aşılama oranı yüzde 92'den yüzde 80'e geriledi ve Wakefield küresel aşı karşıtlığının simgelerinden biri oldu.

Ancak Wakefield, makalesi yayımlandıktan sonra bir PR şirketi vasıtasıyla basın toplantısı düzenledi ve ilk makalede olmayan, hatta çoğu ortak yazarın karşı çıktığı bir iddiada bulundu: "KKK aşısı çocuklara birlikte değil de tek tek yapılsa daha güvenli olur."

Gazeteci Brian Deer'in 2004'te ortaya çıkardığı bilgilere göre Wakefield'in bu sözleri sarf etmesi de tesadüf değildi. Zira Wakefield, bir çıkar çatışması içerisindeydi ve bir dizi etik ihlalde bulunmuştu. Örneğin, bu araştırma sırasında KKK aşısına rakip bir kabakulak aşısının patenti için başvuru yapmıştı. Böylece söz konusu araştırmanın, kullanımdaki aşıyı karalama ve Wakefield'in ortağı olduğu firmanın aşısını piyasa sürme amacı taşıdığı saptandı.

Bunun yanında bilimsel çalışmalarda örnek vakaların rastgele seçilmesi gerekirken, Wakefield'in incelediği çocuklardan beşinin aşı üreticilerine toplu dava açan avukatın müşterileri olduğu anlaşıldı. Wakefield'in araştırma sırasında bu beş çocuğun avukatından 50 bin sterlin aldığı ve bu maddi yardımı araştırmayla ilgili hiçbir yerde beyan etmediği ortaya çıktı.

Bu bilgilerin ortaya çıkmasının ardından, makale geri çekildi ve 24 Mayıs 2010'da Andrew Wakefield'in "doktor" unvanı geri alındı ve doktorluk yapması yasaklandı.

Bu sırada aşı karşıtlığının simgeleşen isimlerinden ABD'li doktor Mark Geier ve oğlu David Geier da cıva ve testosteron arasındaki bir etkileşimin otizmin birçok semptomunu açıkladığına dair bir teori ortaya attı. Geierler, timerosal ve otizm arasında bir bağlantı olduğunu öne süren birkaç çalışma da yayımlamıştı. ABD Tıp Enstitüsü bu çalışmaların "ciddi metodolojik kusurlar" barındırdığını söylese de Geierler çalışmalarına devam etti.

İkili, prostat kanseri tedavisinde ve cinsel suçluların hadım edilmesinde kullanılan Lupron isimli bir ilaçtan onaylanmamış bir tedavi üretti ve bunu uygunsuz teşhislerle ayda 5 bin dolara sattı. 2011'de ABD eyaletleri, Mark Geier'in tıbbi ruhsatını iptal etti ve oğlu da ruhsatsız tıbbi pratikleri uygulamakla suçlandı.

Dr. Mark Geier (solda) ve oğlu David Geier (sağda)
Dr. Mark Geier (solda) ve oğlu David Geier (sağda) FOX

Geierler gerekli yaptırımları görse de iddiaları, aşı karşıtı kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Bazı doktorlar, otizmli çocukların ebeveynlerine binlerce dolarlık gıda takviyeleri satmaya ve şelasyon denen (vücutta biriken zararlı maddelerin atılmasına yönelik) bir tedavi uygulamaya başladı. New York Times'ın 2005'te haberleştirdiği bir olayda bir doktor, çocukları 160 derecelik bir saunada oturmaya, günde 60 ila 70 takviye hapı yutmaya ve çok fazla kan vermeye zorladı. Bunun sonucunda bir çocuk hayatını kaybetti.

Otizm iddialarının aleyhindeki kanıtlar neler?

Diğer yandan, parasetamol ve karma aşının otizmle ilişkili olup olmadığını araştıran ve sonunda herhangi bir ilişki bulamayan bir dizi çalışma da oldu.

2002'de New England Journal of Medicine'de yayınlanan bir araştırmada 537 bin Danimarkalı çocuk incelendi. Aşı ve ateş düşürücü ilaçlar (parasetamol dahil) ile otizm arasında hiçbir bağlantı bulunmadı. Bu çalışmanın boyutu çok büyük ve metodolojisi güçlüydü; aşı-parasetamol-otizm iddialarını çürüten temel çalışmalardan biri oldu.

Yine 2002'de Finlandiya'da yapılan ve 1982-1996 arasında doğan çocukları kapsayan bir çalışmada KKK aşısı olan 1,8 milyon çocuktan sadece 174 tanesinde otizmle ilgisiz yan etkiler görüldüğü ve aşılamayla otizm arasında bağlantı bulunmadığı saptandı.

Daha yakın zamanda, 2024’te İsveç’te yapılan ve yaklaşık 2,5 milyon doğumu kapsayan bir diğer büyük çalışma ise gebelikte parasetamol kullanımının çocuklarda otizm riskini artırmadığını ortaya koydu. Çalışmada İsveç’in kapsamlı ulusal sağlık kayıtları kullanıldı; annelerin etken maddeyi kullanıp kullanmadığı hem reçete kayıtlarından hem de ebe ziyaretleri sırasında yapılan görüşmelerden belirlendi. Çalışmada, çocukların nörogelişimsel sonuçları (otizm, DEHB ve zihinsel engel) incelendi. Sadece popülasyon genelinde bakıldığında ilaç kullanan annelerin çocuklarında küçük bir risk artışı görülebilse de, kardeş karşılaştırmaları yapıldığında bu ilişki de tamamen kayboldu. Yani aynı anneden doğan bir çocukta asetaminofen kullanımı ve diğerinde kullanılmaması durumunda otizm, DEHB veya zihinsel engel riski açısından fark bulunmadı.

Kennedy’nin aşı karşıtlığı ve geliri

ABD Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy Jr., uzun süredir aşı karşıtı hareketin en görünür isimlerinden biri.

2005'te kültür sanat ve yaşam dergileri Rolling Stone ve The Salon, Kennedy Jr.'ın bir yazısını yayımlamıştı. Yazıda timerosal'in otizme ve nörolojik problemlere neden olabileceğine dair kanıtların ABD yönetimi tarafından örtbas edildiği öne sürülüyordu. Hemen ardındansa bir dizi düzeltme yayımlanmıştı. Bunlardan birinde Kennedy'nin aşı bileşenlerinin seviyelerini yanlış aktardığı belirtiliyordu. 2011'de The Salon, yazıyı kaldırdı ve "ardında bilimi lekeleyen sahtekarlık" olduğunu ifade etti. 

Kennedy, aşıların otizme yol açtığını öne sürerek, bilim insanlarının yıllardır kanıtlarla çürüttüğü bir iddiayı sürekli gündemde tuttu. Bunun ötesinde, aşı karşıtlığını sadece siyasi değil, aynı zamanda ekonomik bir platforma dönüştürdüğü de biliniyor.

Kennedy, çeşitli dernekler, bağış kampanyaları, medya kanalları ve hatta kitap satışları üzerinden bu söylemleri bir gelir modeline dönüştürmeyi başardı. Aynı zamanda bir avukat olduğu için ilaç üreticilerine karşı açtığı davalar da bulunuyor. Kennedy'nin bu davalara rağmen sağlık bakanı olarak atanması ABD'de tartışmalar neden olmuştu. Uzmanlar, bunun bir çıkar çatışması olabileceğine işaret ediyor.

Cumhuriyetçi partide çatlak

Trump ve Kennedy’nin son açıklamaları, Cumhuriyetçi saflarda da huzursuzluğa yol açtı. Louisiana senatörü ve Senato Sağlık Komitesi Başkanı Bill Cassidy, iddiaları açıkça reddederek, “Bilim olmadan tıbbi kılavuz değiştirilemez. Fizik olmadan köprü kurar mısınız? Mühendislik olmadan uçar mısınız?” ifadelerini kullandı. Cassidy, Sağlık Bakanlığı'nın elinde gerçekten bu iddiayı destekleyecek veri varsa derhal açıklamasını talep etti.

Benzer şekilde Maine senatörü Susan Collins ve Alaska senatörü Lisa Murkowski de Kennedy’nin baskıcı tutumunu ve Hastalık Kontrol Önleme Merkezi (CDC) eski başkanı Susan Monarez’in görevden alınışını “endişe verici” ve “rahatsız edici” olarak nitelendirdi. Parti içinden ismini açıklamadan basına konuşan ve durumu eleştiren senatörler de var.

Otizmin 'suçlusu' aileler mi?

Tartışmanın en çarpıcı yönlerinden biri ise otizmin nedeni olarak ailelerin gösterilmesi.

Nebraska’da yaşayan otizmli Dorothy Ackland, STAT News'e yaptığı açıklamada, Trump’ın sözlerini dinlerken “Gerçekten Tylenol mü suçlanacak? Daha büyük tehlikeler varken otizm böyle mi damgalanacak?” diye düşündüğünü aktardı.

Otizm araştırmacısı Mitzi Waltz, bu tür açıklamaların tarihteki “buzdolabı annesi” mitini hatırlattığını söyledi. 1940’larda otizmin tanımlanmasında kullanılan bu kavram, annelerin duygusal mesafesinin çocuklarda otizme yol açtığını öne sürmüş ve yıllarca anneleri suçlanmasına yol açmıştı.

Waltz’a göre Trump’ın açıklamaları, bilimsel olarak çürütülmüş bu bakış açısına tehlikeli bir geri dönüş niteliğinde.

Otizmli kadınlar ve aktivistler, açıklamaları yalnızca bilim dışı değil, aynı zamanda kadın düşmanı olarak da değerlendirdi.

Autistic Women & Nonbinary Network eş direktörü Jules Edwards, “Kadınlara ateş ve ağrı sırasında ilaç almamaları gerektiğini söylemek, onları acıyı sessizce çekmeye zorlamak, düpedüz mizojinidir,” dedi. 

Netflix’in “Love on the Spectrum” belgeselinde yer alan Jennifer Cook da, “Otistik bireyler bu politikaların şekillenmesinde hiç söz sahibi olmadı,” diyerek Kennedy’nin otizm topluluğunun görüşlerini tamamen görmezden geldiğini vurguladı.

Otizmin kökeni ne?

Mevcut araştırmalar, otizmin nedenlerinin ağırlıklı olarak genetik olduğunu, çevresel faktörlerin ise ancak sınırlı bir rol oynadığını ortaya koyuyor. Tylenol kullanımı, toksik kimyasallara maruz kalma ya da “ebeveyn ilgisizliği” gibi açıklamalar bilimsel kanıtlarla desteklenmiyor.

Buna rağmen, Kennedy otizm oranlarındaki artışı “Amerikalı çocuklar üzerinde yıkıcı bir etki” olarak tanımlıyor ve bu trendin “önlenebilir ve geri döndürülebilir” olduğunu iddia ediyor. Ancak otizmli bireylerin çoğu bu söylemi reddediyor.


Today

Huntington hastalığına tedavi geliştirildi: Demans yakında sorun olmaktan çıkabilir mi?
• 5:02 PM
6 min
Deneyde uygulanan en yüksek doz, Huntington hastalığının ilerlemesini 3 yıl boyunca yüzde 75 kadar yavaşlattı.
Read the article
ABD, Avrupa otomobillerine uygulanan gümrük vergisini yüzde 15'e çekti
• 4:51 PM
2 min
Otomobillere ilişkin önlemler 1 Ağustos’tan itibaren geriye dönük olarak uygulanacak. Alüminyum ve çeliğe yönelik müzakereler ise henüz yeni başlıyor, bu ürünlere yüzde 50 oranında yüksek vergi uygulanmaya devam ediyor.
Read the article
FDA onayı heyecan ve tartışma yarattı: Leucovorin, otizme çare olur mu?
• 4:28 PM
8 min
Pazartesi günü FDA Komiseri Dr. Marty Makary, kurumun leucovorin’in etiketinde değişiklik yaparak, beyninde folat eksikliği olan çocukların bu ilaca erişimini kolaylaştıracağını açıkladı.
Read the article
Parasetamol, aşılar ve çocuklar: Otizmin sorumlusu anneler mi?
• 2:20 PM
17 min
Tylenol ile otizm arasında bağlantı kuran iddialar, tıp dünyasından siyasete, ailelerden uluslararası kurumlara kadar geniş bir yelpazede yankı buldu.
Read the article
AB'de elektrikli araç satışları artarken, genel otomobil pazarı duraklıyor
• 11:59 AM
3 min
AB'de batarya-elektrikli ve hibrit modeller giderek daha fazla ilgi görürken, dizel ve benzinli araç satışları ivme kaybetmeye devam ediyor.
Read the article
Facebook, yapay zeka destekli flört aracıyla 'kaydırma yorgunluğunu' gidermeyi hedefliyor
• 11:12 AM
2 min
Meta, yeni yapay zeka destekli araçlarının 'aşkı bulmayı kolaylaştırmayı' amaçladığını vurguluyor.
Read the article
Anket: Avrupalı tüketiciler güvenilir, kullanımı kolay ve ücretsiz bir dijital euro istiyor
• 9:40 AM
4 min
AB politika yapıcıları hala dijital euronun yasal çerçevesi üzerinde çalışıyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB) dijital euro projesinin en erken 2029 ortalarında hazır olabileceğini söylüyor.
Read the article
Apple, AB rekabet kuralları tarafından haksız yere hedef alındığını iddia ediyor
• 7:18 AM
3 min
ABD'li teknoloji devi, Avrupa Komisyonu tarafından AB'nin Dijital Pazarlar Yasası'nı ihlal ettiği gerekçesiyle nisan ayında 500 milyon euro para cezasına çarptırıldı.
Read the article
Kanserden ölümlerin 25 yıl içinde yaklaşık yüzde 75 artması bekleniyor
• 6:11 AM
3 min
Yeni bir çalışma, yeni kanser vakaları ve ölümlerde beklenen artıştan en çok düşük gelirli ülkelerin etkileneceği uyarısında bulundu.
Read the article