Keltlerden Azteklere: Cadılar Bayramı'nın kökenleri
Keltler ile Aztekler’i birbirinden ayıran yalnızca okyanuslar değil, binlerce yıllık bir zaman farkıydı.
Hiçbir zaman karşılaşmadılar, birbirleriyle hiçbir kültürel etkileşimleri olmadı. Ancak ölüm ve öteki dünya inançları, yüzyıllar içinde iç içe geçerek bugün hem Cadılar Bayramı (Halloween) hem de Ölüler Günü (Día de los Muertos) olarak kutlanan geleneklerin temelini oluşturdu.
Samhain: Cadılar Bayramı’nın kökleri
IFL Science'da yayınlanan makaleye göre Keltler, Tunç Çağı’nın sonlarından Roma dönemine kadar Kuzey Avrupa’nın büyük bölümünü kaplıyordu. Her yıl ekim ayının sonunda, gecelerin uzamaya başladığı dönemde Samhain adını verdikleri bir festival kutluyorlardı.
Kelt inancına göre, bu gece yaşam ile ölüm arasındaki perde en ince hâline gelir; ölü ataların ruhlarıyla iletişim kurulabilirdi. Halk, büyük ateşler yakar, kılık değiştirir ve ruhlar hakkında hikâyeler anlatırdı.
Yüzyıllar sonra Hristiyanlığın Avrupa’da yayılmasıyla birlikte, kilise bu tür pagan geleneklerini ortadan kaldırmak için büyük çaba gösterdi. Ancak Samhain halk arasında yaşamaya devam etti
Bunun üzerine Papa III. Gregorius, 8. yüzyılda 1 Kasım’ı Azizler Günü (All Hallows’ Day) olarak ilan etti. Böylece Hristiyan takvimine ölümün anıldığı yeni bir kutsal gün eklenmiş oldu.
Bu tarihten itibaren 31 Ekim gecesi “All Hallows’ Eve”, yani “Azizler Gecesi Arifesi” olarak anılmaya başlandı. Zamanla bu ifade Halloween adını aldı.
Samhain Azteklerle buluşuyor
Yaklaşık beş yüzyıl sonra, İspanyollar bugünkü Meksika topraklarında Aztek İmparatorluğu’nu ele geçirdiğinde, bambaşka ama benzer temalara sahip bir gelenekle karşılaştı.
Aztekler, her yıl bir ay boyunca yeraltı dünyasının kraliçesi Mictēcacihuātl’u onurlandıran şenlikler düzenliyordu.
İspanyollar, yerli halkı Hristiyanlığa döndürmek için büyük çaba harcadı; ancak ölüm ve öte dünya kültünü ortadan kaldıramadılar. Bunun yerine bu inançları Hristiyan takvimiyle birleştirerek, Azizler Günü ile aynı döneme denk gelen bir “ölüler bayramı” yarattılar.
Zamanla Mictecacihuatl’a olan inanç azaldı; onun yerini 1910’daki Meksika Devrimi döneminde karikatürist José Guadalupe Posada tarafından yaratılan La Catrina aldı.
Çiçekli Avrupai kıyafetleriyle tasvir edilen zarif bir kadın iskeleti olan La Catrina, Avrupalı gibi görünmeye çalışan elit Meksikalılara yönelik bir hicivdi. Köklerini Aztek kültürünün simgesi olan kafatasından alıyordu.
Nitekim Aztekler için kafatası motifi kutsal bir semboldü. Tanrılarını çoğu zaman iskelet biçiminde tasvir ederler ve büyük tapınaklarında "tzompantli" adı verilen devasa kafatası rafları kurarlardı.
Bugün o kafatası raflarının yerini şekerden yapılmış kafatasları aldı.
Yesterday