...

Logo Pasino du Havre - Casino-Hôtel - Spa
in partnership with
Logo Nextory

Yaşanabilir bölgede kayalık gezegen keşfedildi: 'Dünya'ya çok yakın'

• Oct 26, 2025, 2:53 PM
3 min de lecture
1

Uluslararası bir araştırma ekibi, Güneş’e yakın bir yıldızın yaşanabilir bölgesinde dönen kayalık bir “süper dünya” keşfetti.

GJ 251 c adı verilen bu yeni ötegezegen, yüzeyinde sıvı suyun bulunabileceği koşullara sahip olma potansiyeliyle dikkat çekiyor.

Pensilvanya Eyalet Üniversitesi öncülüğünde yürütülen araştırmaya göre, GJ 251 c’nin Dünya’ya uzaklığı yalnızca 20 ışık yılı. Bu da onu, yaşam belirtileri aranabilecek en yakın gezegen adaylarından biri haline getiriyor.

20 yıllık verilerle keşfedildi

ABD Ulusal Bilim Vakfı (NSF), NASA ve Heising-Simons Vakfı tarafından desteklenen ekip, üniversitedeki Habitable Zone Planet Finder (HZPF) gözlemevinde toplanan 20 yılı aşkın veriyi inceledi. Bu özel sistem, yaşam barındırabilecek gezegenleri bulmak için tasarlanmıştı.

GJ 251 c, “geçiş yöntemiyle” (yani gezegen yıldızının önünden geçerken ışığın sönmesiyle) değil, yıldızın salınım hareketiyle tespit edildi. Bu salınım, gezegenin yıldızına uyguladığı kütle çekim kuvvetinden kaynaklanıyor.

HZPF projesinin liderlerinden Prof. Suvrath Mahadevan, The Debrief'e yaptığı açıklamada keşfi şöyle değerlendirdi:

“Yaşanabilir bölgede, kayalık bir gezegen bulduk, hem de bize oldukça yakın bir yıldızın etrafında. Önümüzdeki 10 yıl içinde, bu gezegenin kendi ışığını yıldızından ayırarak doğrudan görme şansımız olabilir.”

Dört kat daha büyük

Dünya’nın yaklaşık dört katı büyüklüğünde olan GJ 251 c, Trappist-1 sistemindeki ünlü kayalık gezegenlerden bile daha yakın konumda. Trappist-1, 40 ışık yılı uzaklıktayken GJ 251 c sadece yarısı kadar mesafede.

Araştırmacılara göre bu yakınlık, gezegenin doğrudan görüntülenebilmesini mümkün kılabilir. Böylece atmosferinde yaşamın kimyasal izleri -örneğin oksijen ve metan kombinasyonu- aranabilecek.

Mahadevan, bu tür bileşenlerin “biyolojik imza” olarak değerlendirilebileceğini, ancak bunun yalnızca gezegenin atmosfer bileşimi net olarak tespit edildikten sonra söylenebileceğini vurguladı.

“Dünya’da oksijen ve metanın aynı anda bulunması yaşamın varlığına işaret eder. Ancak başka bir gezegende benzer bir kombinasyonun biyolojik mi yoksa doğal süreçlerle mi oluştuğunu anlamak için atmosferin detaylı biçimde incelenmesi gerekiyor.”

Yeni nesil teleskoplar bekleniyor

Araştırmacılar, mevcut gözlemevlerinin GJ 251 c’nin atmosferini çözümleyemeyeceğini belirtiyor. Bunun için 2030’lara kadar tamamlanması planlanan üç dev yer teleskobuna dikkat çekiliyor: 30 Metre Teleskobu (TMT), Büyük Magellan Teleskobu (GMT) ve Avrupa Extrem Büyük Teleskobu (ELT).

Uzaydan yapılacak gözlemler içinse, Avrupa Uzay Ajansı’nın planladığı LIFE misyonu öne çıkıyor. Bu görev, kızılötesi dalga boylarında çalışacak bir interferometreyle GJ 251 c’nin atmosferini doğrudan gözlemleyebilir.

Prof. Mahadevan, keşfin “heyecan verici ama yalnızca bir başlangıç” olduğunu söylüyor:

“Henüz bu gezegenin atmosferi olup olmadığını bile bilmiyoruz. Ancak GJ 251 c, gelecekte yaşam belirtileri arayışında en umut verici hedeflerden biri.”