Bakan Fidan'dan YPG/SDF'ye: Sisteme entegre olmayarak oyunbozan rolü üstleniyorlar

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan çarşamba günü yaptığı açıklamada Suriye'nin toprak bütünlüğünün önemine vurgu yaparak, ülkenin kuzeyindeki Halk Koruma Birlikleri'nin (YPG) 'sisteme entegre olmayarak oyunbozan rolü' üstlendiğini belirtti.
Suriyeli mevkidaşı Esad Hasan Şeybani ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında konuşan Bakan Fidan YPG/SDG yönetimine yaptığı çağrıda, "Şam yönetimi ile olumlu bir angajmana girsinler, Suriye'nin geleceğini beraber inşa etmek için ellerinden geleni yapsınlar, dünyadan topladıkları bir ton teröristle kendilerini tehdit olmaktan çıkarsınlar," ifadesine yer verdi.
Türkiye, güney komşusu Suriye’nin kuzeyinde bulunan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) çatısı altındaki en faal ve hakim konumdaki silahlı örgüt Halk Savunma Birlikleri’ni (YPG), Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) Suriye kolu olarak tanıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri, YPG/SDG unsurlarına karşı Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı operasyonlarını düzenlemişti.
Ancak YPG, PKK gibi Batılı ülkelerin terör listesinde bulunmuyor. Hatta birçok Batılı ülke YPG'yi destekliyor. ABD ise YPG'yi bölgedeki 'IŞİD'le mücadele partneri' olarak tanımlıyor.
'Terörsüz Türkiye' süreci
SDG'nin silah bırakmayacağını açıklaması ve Suriye'de 10 Mart Mutabakat'ının hayata geçirilememesinin "Terörsüz Türkiye" sürecine etkisiyle ilgili konuşan Bakan Fidan, "Bölgede yeni bir dönem ve yeni bir ruh var. Türkiye'de yeni bir dönem ve ruh var. Bunlardan istifade etmek lazım," dedi.
Suriye'deki gelişmelerle ilgili YPG/SDF'ye çağrıda bulunan Fidan, "'Suriye ile yaptığımız anlaşma çok fazla. [10 Mart Mutabakatı'nda] yazan maddeler de bizi bağlar bir nitelik taşımıyor,' diyorlar. İkincisi, 'Türkiye'de yürüyen [Terörsüz Türkiye süreci] de bizi ilgilendirmiyor,' diyorlar. Peki sizi ne ilgilendiriyor?" dedi.
Türkiye'nin "tolere etmekte zorlandığı gelişmeler" olduğunu belirten Fidan, "Hali hazırda Türkiye, Irak, İran ve Avrupa'dan gelen örgüt üyelerinin Suriye'yi terk etmediğini görüyoruz. 10 Mart'tan ve Türkiye'de yürüyen süreçten sonra örgütün Suriye'de güven telkin edici bir gelişmesini de görmüyoruz. Tam tersine, bütün süreçleri, gerek Şam'daki gerek Ankara'daki süreçleri, olası bir sorunda faydayı maksimize etmek için beklediklerini görüyoruz. Bunu görmediğimizi zannetmesinler, bunu görüyoruz," diye ekledi.
"Kusura bakmayın, kimse enayi değil, biz enayi değiliz. Biz bu süreçlere iyi niyet yatırıyoruz diye orada ortaya koyduğunuz kurnazlıkları görmüyor değiliz. Büyük devlet olmanın ve büyük bir amaca hizmet etmenin de kuralı var. Onu yapıyoruz sadece. Sizi uyarıyoruz, çağırıyoruz; durduğunuz yeri değiştirin. Suriye'yi beraber nasıl inşa edeceğinizi düşünün," ifadesine yer verdi.
'Suriye'deki karanlık tablonun en büyük aktörlerinden biri İsrail'
Suriye'nin Süveyda kentinde yaşanan çatışmalara ilişkin konuşan Bakan Fidan, "Bu karanlık tablonun en büyük aktörlerinden biri İsrail olmuş durumda," dedi.
"İsrail'in bölgedeki yayılmacı politikalarının bir ayağını Suriye oluşturmakta," diyen Fidan, "Suriye'de karışıklık çıkması İsrail'in kendi ulusal güvenlik değerlendirmeleri için öncelik haline gelmiş gibi gözüküyor. İsrail yönetimine ve halkına tavsiyemiz, sizin güvenliğiniz komşu ülkelerinizdeki kaostan geçmiyor. Tam tersine müreffeh, istikrarlı bir süreç içinde bulunmasından geçiyor. Atacağınız her adımın bölgedeki diğer krizleri tetiklediğini de bilmeniz gerekiyor. Attıkları adımlar yalnızca o ülkeyi değil, sınırı olan diğer ülkeleri de etkiliyor," ifadesine yer verdi.
Dürzi milisler ile Sünni Müslüman aşiretler arasında temmuz ayında baş gösteren şiddet olayları yüzlerce kişinin ölümüne neden oldu ve Suriye'nin savaş sonrası zaten kırılgan olan geçiş sürecini çözme tehdidi yarattı. Çatışmalar ayrıca Dürzi toplumuna yönelik bir dizi hedefli saldırıya ve ardından Bedevilere yönelik intikam saldırılarına yol açtı.
İsrail de Dürzilerin çoğunlukta olduğu Süveyda vilayetine onlarca hava saldırısı düzenleyerek fiilen Bedevilerin yanında yer alan geçici hükümet güçlerini hedef aldı.
'10 Mart Mutabakatı'
Şam yönetimi, 10 Mart'ta Kürt liderliğindeki SDG'nin ülkenin devlet kurumlarıyla bütünleştirilmesi konusunda anlaşmaya vardıklarını açıklamıştı.
Suriye'nin kuzeyinde geniş bir alanı kontrol eden, YPG ağırlıklı SDG lideri Mazlum Abdi ve Suriye geçici Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, Kürt kurumlarını Suriye devletine dahil etmeyi amaçlayan bir anlaşma imzalamıştı. Katar merkezli haber kuruluşu Al Jazeera'nin aktardığına göre anlaşmada Suriye'nin birliğine vurgu yapılarak, "sınır kapıları, havalimanı, petrol ve doğalgaz sahaları dahil olmak üzere kuzeydoğudaki tüm sivil ve askeri kurumların Suriye devletinin yönetimine dahil edilmesi" kararlaştırıldı.
Ancak birkaç tur görüşmenin ardından süreç durdu. SDG, Suriye geçici hükümeti tarafından açıklanan anayasal bildirinin Suriye'nin çeşitliliğini yansıtamadığını açıklamıştı.
Şeybani: 'Suriye'nin bölünmesi isteniyor'
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, ülkenin toprak bütünlüğü ve istikrarının aynı zamanda bölgenin de istikrarı için önemli olduğu vurgulayarak, "Suriye'de kaosun çıkmaması konusunda uyarıyoruz," dedi.
Süveyda'ya yaşanan çatışmalara değinen Şeybani, "Süveyda'da olanlar, Suriye'de oluyor. Bizim halkımıza karşı oluyor. Devletimiz bunlardan sorumludur. Suriye'de olup biten, İsrail tarafından yaratılandır. Bölgede mezhep çatışmalarının olmasını istemiyoruz, orada bir barış süreci olmasını istiyoruz," ifadesine yer verdi.
SDG ev sahipliğinde Haseke'de düzenlenen konferansa değinen Şeybani, "Suriye halkını oraya katılanlar temsil etmemektedir. Gerçekten çok başarısız bir girişim oldu. Bildiğiniz gibi 10 Mart'ta bir anlaşma oldu. O anlaşma gereği Suriye devleti bütün azınlıkların korunması sorumluluğunu almıştır. Biz bilgeliğin galip gelmesini istiyoruz. Suriye halkıyla hükümet arasında bu konular her zaman çözüm yolundadır," dedi.
Şam yönetiminden Paris resti
Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke'de 8 Ağustos'ta SDG ev sahipliğinde düzenlenen ‘Ortak Tutum Konferansı’ ardından Şam hükümeti, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Fransa'da yapılması planlanan müzakere görüşmelerine katılmama kararı aldığı açıklandı.
Suriye geçici hükümetinin "ayrılıkçı isimlerin" katıldığını belirttiği konferansa, bölgedeki Kürt, Arap, Süryani, Ermeni ve Türkmen etnik grupların temsilcileri katıldı.
Suriye’nin resmi haber ajansı SANA'ya konuşan bir hükümet yetkilisi tarafından yapılan açıklamada, konferansın "kapsamlı bir ulusal çerçeveyi değil, Suriyelilerin zaferinden ve rejimin devrilmesinden zarar gören tarafları da içeren kırılgan bir ittifakı temsil ettiği" belirtildi.
Konferansın, Şubat ayında başlatılan ulusal diyalog sürecini ihlal ettiği ve "devam eden müzakere çabalarına bir darbe vurduğu" belirtilerek, "Bu doğrultuda, Paris'te planlanan hiçbir toplantıya katılmayacak ve eski rejim dönemini herhangi bir bahane veya kılıf altında canlandırmaya çalışan hiçbir tarafla müzakere masasına oturmayacak," denildi.
Paris müzakereleri
ABD ve Fransa ara bulucuğunda, SDG'nin Suriye devletiyle bütünleşmesi için müzakere görüşmelerinin Paris'te "mümkün olan en kısa sürede" düzenleneceği açıklandı.
Açıklama, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve Suriye Geçici Hükümeti Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani'nin 25 Temmuz'da Paris'te yaptığı toplantının ardından yayımlandı.
Fransa Dışişleri Bakanlığı tarafından, Bakan Barrot’un aynı gün SDG lideri Mazlum Abdi ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini açıkladı.
Today