Washington, Batı Sahra’daki anlaşmazlığı çözmeyi başarabilecek mi?
ABD’nin Orta Doğu özel temsilcisi Steve Witkoff’un, Fas ve Cezayir’in 60 gün içinde barış sağlayabileceği yönündeki iddiası, Batı Sahra üzerindeki 50 yıllık anlaşmazlıktan kaynaklanan derin engellerle karşı karşıya. Analistler, egemenlik ve kendi kaderini tayin etme hakkına dair temel anlaşmazlıkların hızlı bir ilerlemeyi olası kılmadığı uyarısında bulunuyor.
Çatışmanın kökeni, İspanya’nın bir asırlık hâkimiyetinin ardından 1975’te Batı Sahra’dan çekilmesine dayanıyor.
Fas, bölgeyi Alaouite hanedanına duyulan kabile bağlılığını gerekçe göstererek tarihsel olarak kendi egemen toprakları olarak görüyor.
Öte yandan Cezayir, 1976’da Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti’ni ilan eden ve kendi kaderini tayin etme yoluyla bağımsızlık talep eden Polisario Cephesi’ni destekliyor.
Euronews’e konuşan Mağrip uzmanı Nizar Makni, “Bu, Mağrip bedeninde iyileşmeyen ve sessizce kanamaya bırakılmayan açık bir yaradır,” dedi.
Yeniden alevlenen rekabet
Rekabet, coğrafyanın ötesine geçerek zıt siyasi kimliklere de uzanıyor. Fas, Batı Sahra’yı pazarlık konusu yapılamaz ulusal toprak olarak görürken; Cezayir, Fas’ın tutumunu ilkesel bir direniş gerektiren yayılmacı bir hegemonya olarak değerlendiriyor.
Diplomatik gerilimler, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Ekim 2024’te Batı Sahra üzerinde Fas egemenliğini açıkça desteklemesiyle tırmandı. Bunu, İspanya’nın Mart 2022’de Fas’ın 2007 tarihli özerklik planına verdiği destek izledi. Her iki adım da Cezayir ile süregelen krizleri tetikledi.
ABD Başkanı Donald Trump, Aralık 2020’de Fas’ın İsrail ile Abraham Anlaşmaları kapsamında ilişkileri normalleştirmesi karşılığında Batı Sahra üzerindeki Fas egemenliğini tanıyarak bölgesel dengeleri yeniden şekillendirdi.
Birleşmiş Milletler ise Batı Sahra’yı hâlâ, otuz yıldır ertelenen bir referandum gerektiren tartışmalı bir bölge olarak değerlendiriyor.
Cezayir, bölgesel bir güç olarak konumunu sürdürürken, Fas toprak iddialarına uluslararası tanınırlık kazandırmaya çalışıyor.
Bu çıkmaz, Mağrip Birliği’ni felç etti; bölgesel entegrasyon projesi sembolik bir yapıya dönüştü.
Cezayir’in Moskova ve Pekin ile bağlarını güçlendirmesi, anlaşmazlığı bölgesel bir mesele olmaktan çıkarıp uluslararası güç dengelerinin bir parçası haline getirdi.
ABD’nin arabuluculuğundaki barışın önündeki en büyük engel, Cezayir’in bağımsızlık referandumu konusundaki ısrarı olmaya devam ediyor.
Fas ise bu seçeneği kesin olarak reddediyor ve kendi egemenliği altında özerklik teklif ediyor. İki ülke arasındaki kara sınırı ise 1994’ten bu yana kapalı.
Üç olası senaryo
Makni, ABD girişimi için üç senaryo ortaya koydu. Kısmi bir uzlaşma, temel çatışmayı çözmeden diyalog ve sınırların yeniden açılmasını sağlayabilir ve Washington’un bölgesel hedefleri için “stratejik sakinlik” yaratabilir.
En olası senaryo ise, Cezayir’in Polisario’ya desteğini sürdürmesi ve Fas’ın referandum tartışmalarını reddetmesi halinde sürecek bir çıkmaz.
Bu durumda diplomatik çabalar resmî açıklamalara indirgenirken, ABD arabuluculuğuna duyulan güven de aşınacak.
Kapsamlı bir uzlaşma ise en iyimser ama en zor yol. Bunun için her iki tarafın da bir anlaşmanın, süregiden çıkmazdan daha az maliyetli olduğuna ikna olması gerekiyor.
Bu senaryoda Cezayir’in BM denetiminde bir özerkliği ekonomik güvencelerle kabul etmesi, Fas’ın ise Mağrip Birliği’ni yeniden canlandırmayı, sınırları açmayı ve Cezayir’e Atlantik Okyanusu’na erişim vermeyi desteklemesi söz konusu olabilir.
Makni, “Böyle bir senaryo gerçekleşirse, bu Kuzey Afrika’da yarım asırlık düşmanlığı sona erdiren en büyük stratejik dönüşüm olur,” dedi. Ancak şansını düşük gördüğünü de belirtti.
Çatışmaya, gaz, limanlar, deniz yolları ve Afrika’daki nüfuz alanlarıyla ilgilenen Fransa, İspanya, ABD, Rusya ve Çin dahil birçok uluslararası aktör dâhil oluyor.
Polisario Cephesi ve BM barış gücü operasyonları da bir çözüm ihtimalini daha da karmaşık hale getiriyor.
Today