DEM Parti'den Öcalan'ın silah bırakma çağrısına ilişkin ilk yorum: Kayyumlar şimdi bitmeli

PKK lideri Abdullah Öcalan'ın uzun süredir beklenen açıklaması, Halkların Özgürlük ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) vekilleri tarafından Perşembe günü İstanbul'daki Elite World Hotel'de gerçekleştirilen "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" toplantısında okundu.
Açıklamada Abdullah Öcalan, örgüte silah bırakma çağrısında bulundu.
Silah bırakma çağrısının ardından DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli Euronews Türkçe'ye verdiği demeçte partinin yönetiminde olan belediyelere Kasım 2024'den bu yana atanan kayyumların artık son bulmasına vurgu yaparak, "Kayyumlar şimdi bitmeli. Artık bitmeli çünkü demokrasiye böyle güçlü bir çağrı varsa gereği de demokrasi karşılıklı, hukuk karşılıklı icraatlara son vermekten geçer. Şimdi bitme zamanıdır," dedi.
İlk olarak Haziran 2024'te Hakkari Belediyesi ile başlayan kayyum atamaları, Kasım ayında Mardin, Batman gibi illerin belediyeleri ile devam etti.
Son olarak 11 Şubat'ta Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Abdullah Zeydan 'terör örgütüne yardım etmek' ve 'basın yoluyla terör örgütü propagandası yapmak' iddiasıyla yargılandığı davada 3 yıl 9 ay hapis cezası aldı. Ardından görevden alındı ve yerine Van Valisi Ozan Balcı atandı.
Van'dan iki hafta önce ise 29 Ocak'ta Siirt Belediye Başkanı Sofya Alağaş geçici olarak görevden uzaklaştırılarak, Siirt Belediyesi'ne kayyum atanmıştı.
Yine DEM Partili Mersin Akdeniz Belediyesi Eş Başkanları Hoşyar Sarıyıldız ve Nuriye Arslan ile dört belediye meclis üyesi 10 Ocak'ta ev baskınlarıyla gözaltına alınmış ve yerlerine kayyum atanmıştı.
Kamuoyuna da ağırlıklı olarak yansıdığı gibi Öcalan'ın mektubunu "tarihi çağrı" olarak nitelendiren Temelli, "Tabi bu harekete yönelik, örgüte yönelik de bir çağrı. Örgüt onu değerlendirecektir. Zaten çağrıya dair kongre süreçleri ne olacak ne bitecek. O örgütün değerlendireceği bir şey," diye konuştu.
Silah bırakma çağrısında yapılan demokrasi vurgusuna değinen Temelli, "Biz buraya yönelik çağrıya özellikle odaklanıyoruz. [Öcalan'ın] Türkiye siyasetine yapmış olduğu çağrı çok kıymetli. Demokrasiye özellikle çok güçlü bir vurgu var. Hem tarihi okumayla, 20. yüzyıl ile 21. yüzyılı bu zeminde ayırıp, bu yeni yüzyılın bir demokrasi zemininde siyasete muhtaç olduğunu ve bunun hukuken gereğinin yapılmasına yönelik bir çağrı olarak görüyorum," dedi.
Temelli sözlerine şöyle devam etti:
"Dolayısıyla biz Türkiye siyasetinin içinde olan yapılar olarak Türkiye'yi demokratikleştirme zemine kavuşturmak ve Kürt meselesini bu zeminde çözmek için çaba göstereceğiz. Çağrıyı buradan gördük. Çağrının arkasındayız. Gereğini yapacağız."
Türkiye'nin terör örgütü olarak tanıdığı Halk Koruma Birlikleri'nin (YPG) oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) yöneticilerinden Ebu Ömer el-İdlibi, MSD ve Rojava arasında yapılan toplantıda, SDG’nin Suriye ordusunun yapısına dahil edilmesi kararı alındığını açıkladı.
Mazlum (Kobani) Abdi açıklama yapacaktır
SDG güçleri ile Suriye ordusunun birleşmesinin bir silah bırakma anlamına gelip gelmediğine ilişkin soru ise Temelli, "Şimdi Suriye'deki gelişmeler çok karmaşık bir zeminde ilerliyor. Henüz net bir anlaşma var mı yok mu inanın bilmiyoruz. Ama bu konuda da yakın zamanda Komutan Mazlum (Kobani) Abdi'nin açıklamaları olacaktır," diye yanıt verdi.
Suriye yeni yönetimin de bu süreçlerde rol alacağına inanan Temelli, "İnanıyorum ki Suriye'deki gelişmelere yaklaşımları özellikle Suriye'nin demokratikleşmesine yönelik bir çabayı barındırıyor ve dolayısıyla dönüp baktığımızda topyekûn bir demokratikleşme anlayışının yaygın olması hem Türkiye'yi hem Suriye'yi güçlendirir," dedi
Suriye'nin de bir Kürt sorunu olduğunu savunan Temelli, "Dolayısıyla bugünkü Suriye'deki iktidar bu meseleye çözümden yana yaklaşırsa Suriye'nin gerçekten bir geleceği olabilir. Yoksa Suriye'yi kaos iklimi hâlâ bekliyor olur," diye konuştu.
Öcalan'ın silah bırakma çağrısı
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı
"PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur.
Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.
Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir. Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir.
Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir. Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir. Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır.
Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır. Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir.
Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır. Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum.
Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir. Ortak yaşama inanan ve çağrıma kulak veren tüm kesimlere selamlarımı iletirim."
Bahçeli'nin çağrısı
İktidar Cumhur İttifakı ortaklarından Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM'de DEM Parti grup toplantısında konuşsun" diyerek, İmralı Cezaevi'nde bulunan Kürdistan İşçi Partisi (PKK) lideri Öcalan'a çağrıda bulunmuştu.
"Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın," diyen Bahçeli, "Umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın" sözlerini dile getirmişti.
"Terörsüz bir siyaset" için sorumluluk almaya hazır olduklarını belirten Bahçeli sözlerine şöyle devam etti:
"Herkes ittifak halindeyse değil elimizi, gövdemizi taşın altına koymaya hazırız. Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın."
Bahçeli, "Milletimizin ayak bağların kalıcı olarak çözmenin kim bilir belki de ilk adımını atmış olacağım" ifadelerini de kullandı.
Bahçeli bir hafta önceki parti grup toplantısında da yine Öcalan'a seslenerek, "Terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin," demişti.
Şubat 1999'da Kenya'nın başkenti Nairobi'de yakalanan Öcalan'ın Türkiye'ye getirildiği sırada "Ben ülkemi severim. Annem de Türk'tü. Bir hizmet imkanım olursa yaparım. Türkiye'ye dönünce hizmet edeceğim" sözlerini hatırlatan Bahçeli, PKK liderinin "silahları bırakma" yönünde talimat vermesini istemişti.
Türkiye'de çözüm süreci
Çözüm süreci, Türkiye'de 2013-2015 yılları arasında PKK ile Türk devleti arasında başlayan müzakereleri ifade ediyor. Bu süreç, Kürt sorununu barışçıl yollarla çözmek amacıyla başlatılmıştı.
Sürecin temel unsurları arasında, silah bırakma, demokratik reformlar ve Kürt kimliğine yönelik hakların genişletilmesi yer almaktaydı. PKK lideri Öcalan, bu müzakerelerde kilit bir figür olarak rol almıştı. Ancak 2015'te çatışmaların yeniden başlamasıyla çözüm süreci fiilen sona ermişti. Bu dönem, Türkiye'deki siyasi dinamiklerde önemli değişimlere neden olmuştu.
28 Kasım 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde kurulan PKK, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Fransa, Türkiye ve pek çok başka devlet tarafından terör örgütü kabul ediliyor.
PKK militanları, 40 yıla yakındır sürdürdükleri saldırılarda, resmi rakamlara göre 15.000’e yakın kişiyi öldürdü.
PKK lideri Öcalan, terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldığı 1999 yılından beri, Marmara Denizi’ndeki İmralı Cezaevi’nde bulunuyor.
Yesterday