Blokeli Rus varlıkları ile AB'nin Ukrayna'ya 140 milyar euroluk kredi planına destek artsa da soru işaretleri sürüyor

Avrupa Birliği’nde Rusya Merkez Bankası’nın bloke edilen varlıklarının Ukrayna’ya 140 milyar euroluk kredi için kullanılması yönündeki tarihi plana siyasi destek artıyor. Bu adımın, Ukrayna'nın ekonomisini ayakta tutmasına ve silahlı direnişini sürdürmesine yardımcı olması hedefleniyor.
Finlandiya Başbakanı Petteri Orpo, çarşamba günü yapılan gayriresmî liderler zirvesinde, “Bu çok iyi bir fikir. Bence bu konuda ilerlemeliyiz,” dedi.
İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, “Biz uzun zamandır dondurulmuş varlıkların daha iddialı şekilde kullanılmasını savunuyoruz. Bu kadar büyük meblağların donmuş halde kalması ve Rusya’ya ait kabul edilmesi, kullanılmadan bekletilmesi kabul edilemez,” açıklamasını yaptı.
Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, Kopenhag’da 27 lideri ağırlarken, AB’ye Ukrayna’ya mali ve askeri desteği hızla artırma çağrısı yaptı.
Frederiksen, “Bazı hukuki sorular sorulmalı. Ancak bir yol bulacağımıza eminim. Dondurulmuş varlıkların kullanılması fikrini ben de doğru buluyorum,” dedi.
Avrupa Komisyonu tarafından tasarlanan kredi, varlıkların işgalin ilk günlerinde bloke edilmesinden bu yana atılan en iddialı adım olarak öne çıkıyor.
Şimdiye kadar AB, yalnızca Brüksel merkezli saklama kuruluşu Euroclear’da tutulan Rus paralarının sağladığı kârları kullanmıştı.
Yeni plan, Euroclear’daki tüm nakit bakiyelerin Komisyona aktarılmasını ve Komisyonun Ukrayna’ya 140 milyar euroluk kredi vermesini öngörüyor.
Kredi, aşamalı olarak ve belirli koşullara bağlı şekilde ödenecek. Ukrayna bu “Tazminat Kredisi”ni ancak Rusya verdiği zararı tazmin etmeyi kabul ettikten sonra geri ödeyecek. Ardından Komisyon Euroclear’a, Euroclear da Rusya’ya ödeme yapacak.
Kremlin’in tazminat ödemeyi kabul etmesi olası görünmediği için plan, fiilen devlet varlıklarına el koymak anlamına gelebilir. Bu ise uluslararası hukuka göre yasa dışı.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, zirvede, “Biz varlıklara el koymuyoruz,” dedi.
Von der Leyen, “Artık giderek büyüyen bir mutabakat var: Ukrayna’ya destek için yalnızca Avrupa vergi mükellefleri ödeme yapmamalı. Rusya da sorumlu tutulmalı. Fail Rusya’dır. Zararı o verdi,” ifadelerini kullandı.
Von der Leyen, “Şimdi bu işi yapmanın tazminat önerileriyle birlikte sağlam bir hukuki yoluna sahibiz,” diye ekledi.
Soru işaretleri
Avrupa Komisyonu’nun geçtiğimiz hafta üye devletlere iki sayfalık bir belgede sunduğu plan, şimdilik daha fazla çalışmayı gerektiren genel kavramlardan oluşuyor.
Hukuki metinlerin yıl sonuna kadar hazır olması bekleniyor.
Transfer ile el koyma arasındaki belirsiz çizginin ötesinde, Komisyonun ayrıca 27 üye devlet arasında olası finansal risklerin nasıl paylaşılacağını da netleştirmesi gerekiyor.
Komisyonun tercih ettiği seçenek, AB bütçesinin nihai garanti olarak kullanılması. Ancak bu konuda uzlaşı sağlanmazsa, her ülke kendi ekonomik ağırlığına göre güvence vermek zorunda kalacak ve bu da planı daha da karmaşık hale getirecek.
Euroclear’a ev sahipliği yapan Belçika, milyarlarca euroluk olası davalar ve ekonomiye olumsuz etkiler konusunda özellikle endişeli. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde da benzer kaygılar dile getirdi.
Belçika Başbakanı Bart De Wever geçen hafta, “Ülkeler, Avrupa’daki siyasetçiler uygun gördüğünde merkez bankası paralarının ortadan kaybolabileceğini görürse, rezervlerini euro bölgesinden çekmeye karar verebilir,” dedi.
De Wever, bu sözleri Almanya Şansölyesi Friederich Merz’in 140 milyar euroluk kredi lehine bir makale yayımlamasının ardından dile getirdi.
El koymanın “asla gerçekleşmeyeceğini” de vurgulayan De Wever, Kopenhag’daki zirvede gazetecilere açıklama yapmadı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, daha önce Rus varlıklarına el konulmasına karşı çıkmış olsa da, von der Leyen’in plan taslağını “çok iyi bir şey” olarak nitelendirdi ve bunun Ukrayna’ya uzun vadede mali öngörülebilirlik sağlayabileceğini söyledi.
“Avrupa cazip ve güvenilir bir yer olmaya devam etmeli. Yani, varlıklar dondurulduğunda uluslararası hukuka saygı göstermeliyiz,” diye uyardı Macron Çarşamba günü. “Belçika Başbakanı da aynı noktayı yineledi.”
Oylama kuralları ise başka bir sorun.
Mevcut durumda AB yaptırımlarının her altı ayda bir oy birliğiyle yenilenmesi gerekiyor. Bu da teoride herhangi bir üye devletin süreci veto ederek varlıkları çözüp tüm krediyi raydan çıkarabileceği anlamına geliyor; üstelik bu durumda Birlik yükümlü hale gelebilir.
Planın bir parçası olarak Komisyon, AB antlaşmalarının 31.2’nci maddesinin devreye sokularak oybirliği kuralından nitelikli çoğunluğa geçilmesini öneriyor. Ancak madde, “hayati ve açıkça beyan edilmiş ulusal politika nedenleri” olması halinde herhangi bir ülkenin bu değişime karşı çıkmasına izin veriyor.
Yaptırımların yenilenme sıklığını değiştirme yönündeki önceki girişim ise Macaristan tarafından engellenmiş, norm altı ay olarak kalmıştı.
İrlanda Başbakanı Micheál Martin, krediyi hayata geçirmenin sahada “zorluklar” barındıracağını kabul etse de, “Durumun ciddiyeti ve vahameti göz önüne alındığında, Avrupa artık sürecin bir sonraki aşamasına geçmiş durumda,” diye ekledi.
Kremlin ise planın ilerlemesi halinde misilleme uyarısında bulundu.
Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, “Konu, Rus mülklerinin yasa dışı şekilde ele geçirilmesi planlarıdır. Rusçada biz buna basitçe hırsızlık deriz,” dedi.
Peskov ayrıca, “Bu işin içinde olanlar er ya da geç yargılanacak, hepsi hesap verecek,” ifadelerini kullandı.
Today