...

Logo Igesa La Saline les Bains & Porte du Volcan
Logo Nextory

Patates 19. yüzyılda bir milyon insanın ölümüne nasıl neden oldu?

• 2025年11月9日 下午4:39
5 min de lecture
1

Güney Amerika’nın And dağlarında yaşayan İnka halkı için patates (Solanum tuberosum), sadece bir besin değil, bir uygarlığın dayanağıydı. İspanyollar 16. yüzyılda bu bitkiyle ilk kez karşılaştıklarında, onun dünya tarihini nasıl kökten değiştireceğini bilmiyordu.

Zira patates; yüksek rakımlarda, fakir topraklarda yetişebilen, yüksek kalorili ve dayanıklı bir mucize bitkiydi.

Ancak üç yüzyıl sonra, aynı bitki modern tarihin en büyük felaketlerinden birinin merkezinde yer aldı.1845 ve 1852 yılları arasında İrlanda’yı kasıp kavuran Büyük Kıtlık (An Gorta Mór), yaklaşık 1 milyon kişinin ölümüne ve milyonlarcasının göç etmesine neden oldu.

Bilim insanlarına göre, bu trajedinin temelinde tek bir mikroskobik organizma vardı: Phytophthora infestans adlı bir bitki patojeni.

Bu mantar benzeri organizma, İrlanda’nın neredeyse tamamen tek bir patates türüne bağımlı tarım sistemini birkaç yıl içinde çökertti.

Mikroorganizmaların tarihsel süreçte insan hayatını ve uygarlıkları nasıl etkilediğine dair yazılar kaleme alan evrimsel biyolog Scott Travers, Forbes'ta kaleme aldığı son yazıda patatesin 19. yüzyıldaki felaketle ilişkisini anlattı.

Patatesin yükselişi

Araştırmalara göre patates, yaklaşık 8 bin yıl önce Peru ve Bolivya’nın güneyindeki And bölgesinde evcilleştirildi. Yerli çiftçiler binlerce farklı çeşidini yetiştiriyor, her biri farklı iklim ve rakımlara uyum sağlıyordu. İnka halkı, patatesi “chuño” adı verilen dondurularak kurutulmuş bir biçimde saklayarak hem ordularını hem de halkını yıllar boyu besleyebiliyordu.

Travers, "16. yüzyılda İspanyollar patatesi Avrupa’ya taşıdığında, ilk başta bu yabancı bitkiye kuşkuyla yaklaşıldı," diyor:

"Patatesin 'ölümcül güzelavratotu' (nightshade) ailesinden olması onu zehirli sanan Avrupalıların gözünde şüpheliydi. Ancak zamanla kolay yetiştirme, yüksek verim ve düşük emek gereksinimi gibi avantajlar bu önyargıları yıktı. 16. yüzyıla gelindiğinde patates, Avrupa’nın en önemli gıda kaynaklarından biri haline geldi. Özellikle İrlanda’nın serin ve nemli iklimi, patates üretimi için ideal koşullar sunuyordu."

İrlanda’nın patatese bağımlılığı

Travers'a göre 19. yüzyılın başlarında, İrlanda nüfusunun yaklaşık yarısı neredeyse tamamen patatese bağımlı hale gelmişti.

Yoksul halk, birkaç dönümlük tarlada yetiştirdiği patatesle hayatta kalıyordu.

Besin değeri açısından bu bağımlılık mantıksız değildi: Patates; karbonhidrat, C vitamini, potasyum ve hatta sütle birlikte tüketildiğinde yeterli proteini sağlayan bir besindi. Uzun yıllar boyunca “kusursuz” bir mahsul gibi görünüyordu.

Ancak tüm tarım sisteminin, genetik açıdan tek tip bir patates türüne dayanması onu hastalıklara karşı savunmasız hale getirmişti.

Mikroskobik felaketin gelişi

Travers, "1845’te İrlandalı çiftçiler patates yapraklarında önce koyu lekeler, ardından çürüme ve kötü koku fark etti. Sadece birkaç hafta içinde bütün tarlalar yok oldu," diyor.

2013 yılında eLife dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, hastalığın nedeni Phytophthora infestans adlı su küfüydü. Bu organizmanın kökeni Meksika’nın yüksek bölgelerine dayanıyor; oradaki yabani patates türleri evrimsel süreçte bu patojene karşı direnç geliştirmişti. Ancak Avrupa’ya taşınan kültür patatesleri bu bağışıklığa sahip değildi.

İrlanda’nın serin ve nemli iklimi, P. infestans için adeta mükemmel bir üreme alanı oldu. Havadaki mikroskobik sporlar hızla yayılıyor, bir bitkiden binlercesine bulaşabiliyordu.

Bir mikrobun yarattığı toplumsal çöküş

Evrimsel biyolog, "İrlanda’daki patateslerin genetik tekdüzeliği, hastalığın önüne geçilmesini imkânsız hale getirdi. 1846’ya gelindiğinde neredeyse tüm hasat mahvolmuştu," ifadelerini kullanıyor.

Britanya yönetimi yardım sağlamayınca, kıtlık tarımsal bir felaketten insani bir trajediye dönüştü. On yıl içinde İrlanda’nın nüfusu 8 milyondan 6 milyonun altına düştü.

"Bu olay, sadece bir tarım krizi değil, insanlık için biyolojik çeşitliliğin önemine dair bir ders oldu," diyen Travers, tek bir türe bağımlılığın risklerine dikkat çekiyor.

"Patatesin yüksek verim ve dayanıklılığı onu bir “süper gıda” yapmıştı ama aynı özellikler, onun en zayıf noktası haline geldi."