AB’nin Latin Amerika açılımı, Trump’ın gölgesinde kaldı
ABD Başkanı Donald Trump, pazar günü Kolombiya’nın Santa Marta kentinde yapılacak çok taraflı zirvede yer almayacak. Ancak dış politikası, Avrupa Birliği-Latin Amerika ve Karayip Devletleri Topluluğu (CELAC) gündemine çoktan damgasını vurmuş durumda.
Avrupa’nın önde gelen liderleri Almanya Başbakanı Friedrich Merz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen AB–CELAC Zirvesi’ne katılmayacak.
Bu isimler, zirveye katılmayacağını açıklayan 20’den fazla üst düzey liderin arasında yer alıyor. Oysa toplantı, Avrupa Birliği ile Latin Amerika arasındaki diplomatik ve ekonomik ilişkileri geliştirmek için büyük bir fırsat olarak tanıtılmıştı.
Trump’ın gümrük tarifeleri küresel ticareti altüst ederken AB, ticaret ortaklarını çeşitlendirmek için Latin Amerika’ya yönelmiş durumda. Meksika’dan Mercosur’a kadar uzanan bölge, doğal kaynak zenginliği sayesinde Brüksel’in öncelikli hedeflerinden biri hâline geldi.
Ancak bu yıl Kolombiya’ya gidecek Avrupa heyeti, büyük ölçüde İspanya ve Portekiz gibi kıtayla tarihi bağları olan ülkelerle sınırlı. Katılım eksikliğinin nedenleri arasında Brezilya’daki COP30 Zirvesi ile tarih çakışması, Melissa Kasırgası ve katılımcıların düşük rütbeli olması gösteriliyor.
2025 zirvesi, Kolombiya’nın on yıllardır en büyük diplomatik girişimi olarak planlanmış, 60’tan fazla devlet ve hükümet başkanının katılımı öngörülmüştü. Ancak etkinlik artık yalnızca bir günlük bir törene indirgenmiş durumda; birkaç liderin fiziken katılması bekleniyor.
Bu tablo, 2023’te Brüksel’de yapılan ve 27 AB liderinin CELAC muhataplarıyla yan yana durduğu büyük buluşmanın aksine oldukça sönük bir görüntü sunuyor.
ABD–Latin Amerika hattında gerilim
Lojistik aksaklıkların ötesinde, Trump yönetiminin Latin Amerika’yla artan geriliminin bu duruma önemli ölçüde katkıda bulunduğu düşünülüyor.
Washington, son haftalarda Venezuela’ya askeri baskıyı artırdı; uluslararası sularda “uyuşturucu taşıdığı” iddia edilen tekneleri vurdu. Beyaz Saray, Venezuela’nın “ABD’ye uyuşturucu ve tehlikeli suçlular gönderdiğini” öne sürüyor.
Trump yönetimi ayrıca, 2024 seçimlerinde yolsuzluk ve usulsüzlükle suçlanan Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro’yu “uyuşturucu karteli yöneten bir devlet başkanı” olarak nitelendirdi. ABD, Karayip Denizi’ne Venezuela topraklarını vurabilecek kapasitede bir uçak gemisi konuşlandırdı.
Bu gelişmeler, ABD’nin Maduro görevden ayrılmazsa Venezuela’ya askeri müdahalede bulunabileceği yönünde spekülasyonları körükledi. Trump, CBS’e verdiği bir röportajda “tam kapsamlı bir savaş” beklemediğini, ancak ülkeye müdahaleyi de dışlamadığını söyledi.
Trump ayrıca, zirvenin ev sahibi Kolombiya ve sol eğilimli devlet başkanı Gustavo Petro ile de karşı karşıya geldi. Trump, Kolombiya’yı “ABD’ye yasa dışı göç ve uyuşturucu akışını teşvik eden ülkelerden biri” olmakla suçladı. Petro hâlihazırda Washington tarafından yaptırım listesinde yer alıyor.
Von der Leyen katılmayacak
Avrupalılar arasında en dikkat çekici eksik isim Ursula von der Leyen. Komisyon Başkanı, aslında hafta sonu COP30 zirvesine uğradıktan sonra Kolombiya’ya geçmeyi planlıyordu. Ancak katılımını AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’a devretti.
Avrupa Komisyonu Sözcü Yardımcısı Olof Gill perşembe günü “Oldukça basit. Devlet başkanları düzeyinde katılım düşük olduğu için Başkan von der Leyen zirveye katılmama kararı aldı,” dedi.
Gill, “AB–CELAC ilişkileri, jeopolitik zorluklar ve bölünmelerin yaşandığı bu dönemde son derece önemlidir. Zirve, bu ilişkilerin önemini bir kez daha teyit etmektedir,” diye ekledi.
Von der Leyen’in yokluğu, Brüksel’de şaşkınlıkla karşılandı. 2023’te CELAC toplantısını “eski dostlar arasında yeni bir başlangıç” olarak tanımlayan ve “bu toplantılara her iki yılda bir katılma sözü veren” von der Leyen’in bu kez gelmemesi dikkat çekti.
Kimi yorumcular, bu kararın Trump’ı kızdırmama isteğinden kaynaklandığını öne sürse de sözcüsü bunu reddetti.
Gill, “Başkan, sorumluluklarını eksiksiz ve sadakatle yerine getirdiğine inanıyor,” dedi.
AB’nin Latin Amerika planı zora giriyor
Von der Leyen’in iptali, AB’nin Latin Amerika’ya açılma hedefleriyle çelişiyor.
Brüksel, son yıllarda ticaret ortaklarını çeşitlendirmek ve küresel diplomatik etkisini artırmak amacıyla bölgeye yönelik yoğun bir diplomatik atağa geçmişti.
Bu kapsamda Global Gateway adlı milyarlarca euro'luk altyapı finansman programı yürürlüğe girdi; iklim değişikliğiyle mücadelede işbirliği derinleştirildi ve Çin’in hakim olduğu kritik maden tedarik zincirlerine alternatif anlaşmalar imzalandı.
Bu stratejinin en önemli parçası ise AB–Mercosur serbest ticaret anlaşması. 25 yıldır müzakere edilen anlaşma, imzalanması hâlinde 700 milyon tüketiciyi kapsayan dev bir pazar oluşturacak ve yıllık 111 milyar euro'luk ticareti canlandıracak.
'Yanlış mesaj'
Tüm bu girişimler, Trump’ın baskıcı dış politikası nedeniyle gölgede kalıyor. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nden (ECFR) Alberto Rizzi, şunları söyledi: “Ursula von der Leyen ve Friedrich Merz’in yokluğu açık bir diplomatik mesajdır. Esasen, Trump’la gerilimi tırmandırmama arzusundan kaynaklanıyor. Ancak bu, CELAC ülkelerine yanlış bir mesaj veriyor: AB, saldırgan ABD politikalarına denge unsuru olmak yerine Washington’a boyun eğen bir partner gibi görünüyor.”
Bu arada, CELAC tarafında da katılım sınırlı olacak. Pan-kıtasal yapı, demokratik yönetimlerle tek parti rejimlerini aynı çatı altında buluşturduğu için uzun süredir uyum ve tutarlılık sorunları yaşıyor.
Zirveye katılacak az sayıda lider arasında İspanya Başbakanı Pedro Sánchez, Portekiz Başbakanı Luís Montenegro ve Avrupa Konseyi Başkanı António Costa yer alıyor. Costa’nın sözcüsü, “Avrupa Konseyi Başkanı, AB–CELAC stratejik ortaklığına tam bağlılığını sürdürüyor. Bu belirsizlik döneminde, AB’nin güvenilir bir partner olarak hareket etmesi kritik önem taşıyor,” dedi.
Zirvede sıcak gündem maddelerinden biri ise şimdiden belli: Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva, ABD’nin askeri yığınağının masada tartışılmasını isteyeceğini duyurdu.
Resmî gündemde ABD’nin adı geçmiyor; ancak “barış, güvenlik ve refah” başlığı altında biriken rahatsızlıkların açıkça dile getirilmesi bekleniyor.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri, ABD’nin saldırılarının 'yargısız infaz' niteliğinde olduğunu belirtirken, AB şimdilik yalnızca “uyuşturucu kaçakçılığıyla uluslararası hukuk çerçevesinde mücadele edilmesi gerektiğini” vurgulamakla yetiniyor.