İsveç kültür listesi açıklandı: Listede IKEA ve Bergman var, ABBA yok

Bir kültürü yalnızca 100 eser, marka ve fikirle özetlemeye çalışmak… İddialı olduğu kadar cesur bir girişim.
İşte İsveç hükümetinin ortaya koyduğu tam da bu. Tarihçi Lars Tragardh, birkaç yıllık çalışmanın ve yaklaşık sekiz milyon kronluk (Sweden Herald’a göre 727 bin euro) bir bütçenin ardından, dün Uppsala’da düzenlenen bir basın toplantısında İsveç kültür listesini Kültür Bakanı’na sundu.
“İsveçli olmanın ne anlama geldiğini” tanımlama ve hem vatandaşlara hem de yeni gelenlere “ortak bir harita ve pusula” sunma iddiasındaki liste, uzun süredir milliyetçi ve göçmen karşıtı İsveç Demokratları’nın gözde projesi. Nitekim sağcı koalisyon hükümetinin seçim vaatleri arasında da yer almıştı.
Nobel ödülü, Pippi Longstocking, IKEA, babalık izni ve Gustav Vasa 1541 İncil'i İsveç'in "kültürel kanon" listesine girdi.
Listeye girenler arasında Ingmar Bergman’ın 1957 tarihli ikonik filmi 'Yedinci Mühür,' Hilma af Klint’in 'Malningar till templet' serisi, Ragnar Östberg’in imzasını taşıyan Stockholm Belediye Binası, Allemansratt (dolaşma özgürlüğü) uygulaması, 18. yüzyıldan kalma Kakelungnen (kalorifer sobası) ve yazar-ozan Evert Taube’nin şarkıları yer aldı.
Peki alarm zilleri çalıyor mu? İsveç’in dünyaya tartışmasız en popüler kültürel ihracatı olan ABBA listeye giremedi.
Gerekçe mi? Kanona alınacak tüm eserlerin en az 50 yaşında olması şartı. Bu kriter, hem çağdaş deneyimleri dışlıyor hem de ABBA’yı uygunsuz kılıyor gibi görünüyor. Oysa basit bir hesap, grubun bu sınıra fazlasıyla uyduğunu ortaya koyuyor: 1972’de kurulan ABBA, 1974’te Eurovision’u kazandı, 1975’te ise SOS ve Mamma Mia’yı içeren kendi adlarını taşıyan üçüncü albümlerini yayımladı.
Dolayısıyla bu dışlama, yalnızca göze batmakla kalmıyor, kanonun güvenilirliğini de sorgulatıyor. İsveçli parlamenter Jan Ericson da aynı noktaya dikkat çekerek ABBA’nın “İsveç kültürünün uluslararası alandaki en önemli sembollerinden biri” olduğunu vurguladı. Sosyal medyada yaptığı paylaşımda tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Bir grup uzman toplanıyor, İsveç kültürünü ve toplumunu sembolize edecek eserleri seçiyor. Ama ABBA’yı dahil etmiyorlar. Oysa ABBA, İsveç kültürünün en güçlü sembollerinden biridir. Ne düşündüler acaba?”
Uygunluk için belirlenen zaman çizelgesi, yurt dışında doğan yaklaşık her beş İsveçliden birinin yaptığı katkıların çoğunu da dışarıda bıraktı. Bu göçmenlerin çoğu İsveç'e 1975'ten sonra geldi.
Ayrıca, İsveç'in ilk sinagoglarından biri olan Marstrand haricinde, din konusunda Hıristiyan kayıtların ağırlıkta olduğunu belirtmek gerekiyor. Ülkedeki en büyük Hristiyan olmayan dini grup olan İsveç'in Müslüman nüfusundan ise hiç bahsedilmiyor.
Nobel edebiyat ödülünü veren İsveç Akademisi ve yerli Sami nüfusunun temsilcilerinin her ikisi de girişimi çok dar ve dışlayıcı olarak eleştirirken, pek çok kişi listeyi ayrımcı olduğu gerekçesiyle kınadı.
İsveç'in kuzeyindeki Tornedalen'in yerli halkını temsil eden dernek, "devam eden baskı" olarak nitelendirdiği projenin bir parçası olmalarına izin verilmediğini paylaştı.
İran doğumlu İsveçli yazar Shora Esmailian ise Sydsvenskan gazetesine verdiği demeçte, İsveçli olmanın ne anlama geldiğine dair devlet tarafından dayatılan kuralların "sıcak ve eşit bir toplum" yaratmaya yardımcı olmayacağını söyledi.
İsveç Başbakanı Ulf Kristersson (yukarıdaki X paylaşımında Kültür Bakanı Parisa Liljestrand ile birlikte görülüyor) girişimi şu sözlerle savundu: “Ülkemizi şekillendiren kültürü anlamak herkes için önemlidir. Ancak belki de en önemlisi İsveç’e yeni gelenler ve İsveççe referansların eksik olduğu evlerde büyüyenler için önemlidir.”
Kültür Bakanı Liljestrand ise eleştirilere yanıt vererek kanonun yanlış anlaşıldığını söyledi. Dün düzenlediği basın toplantısında, “Bizim bu konudaki yaklaşımımız, İsveç kültür kanonunun eğitim, toplum ve kapsayıcılık için yaşayan ve faydalı bir araç olması gerektiği yönünde olmuştur,” dedi.
Listeye Ingmar Bergman’ın 'Nattvardsgasterna' (Kış Işığı) filmi gibi eserlerin girmesi elbette kutlanabilir. Ancak, eleştirmenlerin pahalı projeyi yalnızca göçmen karşıtı duyguları harekete geçiren “milliyetçi bir eğitim projesi” olarak nitelemesini istemiyorsanız, belki de enternasyonalizm ve çok kültürlülüğün kültürel tarihi tehdit etmediğini, aksine zenginleştirdiğini hatırlamakta fayda var. Keyfi tarihlerle dışlanacak kavramlar değiller.
Today