Da Vinci'den Rembrandt'a sanat dünyasını sarsan ünlü müze soygunları

Fransa'nın başkenti Paris'te yer alan Louvre Müzesi’ndeki 7 dakikalık soygun, müze hırsızlıklarını bir kez daha gündeme taşıdı.

Pazar sabahı, bir grup hırsızın, Fransız Kraliyet Mücevherleri'nin bir kısmının sergilendiği Apollo Galerisi'nde Napolyon koleksiyonuna ait 9 mücevheri çaldığı iddia ediliyor. Hırsızların müzeye ulaşmak için sepetli bir asansör kullandığı düşünülüyor.

Dünyanın en çok ziyaret edilen müzesinde güpegündüz ziyaretçilerle doluyken gerçekleştirilen akıl almaz soygun, son yıllardaki en yüksek profilli müze soygunlarından biri olarak kayıtlara geçti.

Olayın, personelin kalabalık ve yetersiz güvenlik nedeniyle müze güvenliğinin sürekli zorlandığını şikâyet ettiği bir dönemde yaşanması da dikkat çekici.

Louvre’un uzun bir çalınma ve soygun girişimleri geçmişi bulunuyor. Aslında tarihin en ünlü müze soygunlarından biri 1911’de burada yaşandı: o dönemde şu anda efsane haline gelen Mona Lisa, çerçevesinden kayboldu. Ancak bu talihsiz olay tablonun bugünkü ününe kavuşmasına katkıda bulundu.

Tarih boyunca gerçekleşmiş en ünlü yüksek profilli sanat soygunlarını sizler için derledik:

Leonardo Da Vinci'nin 'Mona Lisa' tablosu, Louvre Müzesi, 1911

Leonardo Da Vinci'nin ikonik eseri Mona Lisa, tartışmasız dünyanın en ünlü sanat eserlerinden ve Louvre Müzesi'nin en çok ilgi gören eserlerinden biri olarak ziyaretçileri büyülemeye devam ediyor.

Oysa, bugün kulağa inanılmaz gelse de, çalınmadan önce bu başyapıt sanat çevreleri dışında pek bilinmiyordu. 1911 yılında, eski bir çalışan olan Vincenzo Peruggia müzenin içine saklandı ve tabloyu paltosunun altına saklayarak müzeden çıkardı.

Louvre'un hırsızlığı duyurmasının ardından dünyanın dört bir yanındaki gazeteler kayıp başyapıtla ilgili manşetler attı.

O sıralarda Peruggia tabloyu satmaya çalışıyordu. İki yıl sonra tablo Floransa'da bulundu ve bu olay, da Vinci'nin portresinin dünyanın en tanınmış sanat eseri olmasına yardımcı oldu.

Rembrandt'ın 'Jacob de Gheyn III' tablosu, Dulwich Resim Galerisi, 1966, 1973, 1981 ve 1983

Rembrandt van Rijn'in eserleri, sanat tarihinin en değerli ve sık çalınan parçaları arasında yer alıyor. Ancak sanatçının "Jacob de Gheyn III" tablosu, en tuhaf sanat hırsızlığı vakalarından birinin öznesi konumunda.

Bu küçük boyutlu yağlı boya portre, Guinness Rekorlar Kitabı'na göre dünyanın en sık çalınan sanat eserlerinden biri olarak kayıtlara geçti ve "Takeaway Rembrandt" (Al-götür Rembrandt) lakabını kazandı.

Tablo, 17. yüzyıl Utrechtli gravür sanatçısı Jacob de Gheyn III'ü betimliyor ve Rembrandt'ın ustalıklı portre tekniğini yansıtıyor: ışık-gölge oyunları, detaylı ifade ve psikolojik derinlik.

İlk olarak 1966 yılında Londra'daki Dulwich Resim Galerisi'nden diğer iki eserle birlikte çalındı, daha sonra 1973, 1981 ve 1983 yıllarında tekrar çalındı. Portre her hırsızlıktan sonra geri getirildi ve bugün hala müzede sergileniyor.

Tarih boyunca en çok kez çalınan sanat eseri ise Jan van Eyck'in 1432'de tamamladığı Ghent Altarpiece (Gent Sunağı, ya da Adoration of the Mystic Lamb / Mistik Kuzuya Tapınma) adlı başyapıt.

Rönesans'ın habercisi olarak nitelendirilen tablo, 600 yıllık tarihinde bazı kaynaklara göre 13, bazı kaynaklara göre 7 kez çalındı. Bu da onu "dünyanın en çok çalınan sanat eseri" haline getirdi.

Isabella Stewart Gardner Müzesi Soygunu, Boston, 1990

ABD tarihindeki en büyük sanat soygunu olarak bilinen Isabella Stewart Gardner Müzesi soygununun üzerinden 35 yıl geçti ancak olay hala çözülemedi.

Boston'da bulunan müzeden tam 13 eser çalındı. Polis kılığına giren iki kişi, 18 Mart 1990 günü erken saatlerde, bir ihbar aldıklarını söyleyerek müzeye girdi. İki güvenlik görevlisini etkisiz hale getirip koli bandıyla bağladıktan sonra 81 dakika içinde aralarında Rembrandt, Vermeer, Degas ve Manet'nin başyapıtlarının da bulunduğu 13 sanat eserini alıp kaçtılar.

Vermeer'in "Konser" tablosu çalınan en değerli eserlerden biri. Yetkililer eserin tahmini değerinin yarım milyar dolar olduğunu söylüyor. Müze yetkilileri ise yerine yenisi konulamayacağı için paha biçilemez olduğunu belirtiyor.

Aralarında Rembrandt'ın "Celile Denizi'nde Fırtına" tablosunun da bulunduğu bazı eserler çerçevelerinden kesilerek çıkarıldı. O çerçeveler bugün müzede boş olarak asılı duruyor.

Van Gogh Müzesi Soygunu, Amsterdam, 1991 ve 2002

Amsterdam'daki Van Gogh Müzesi'nden 2002 yılında iki tablo çalındı. Tablolar 14 yıl boyunca kayıp kaldıktan sonra 2016 yılında bulunarak müzeye iade edildi. Hırsızlar müzeye girmek için bir merdiven ve balyoz kullanmışlardı.

Tablolar, İtalyan polisi tarafından bulundu ve Napoli mafyasından geri alındı.

Van Gogh Müzesi ayrıca 1991 yılında da soyuldu, aralarında ünlü "Patates Yiyenler"in de bulunduğu 400 milyon euro değerinde olduğu tahmin edilen 20 tablo çalındı. Kısa bir süre sonra çok uzakta olmayan terk edilmiş bir arabada bulundular.

18. yüzyıl mücevherleri, Dresden'in Yeşil Kasası, 2019

2019'da dünyanın en eski müzelerinden biri olan Dresden'deki Yeşil Kasa'nın vitrinleri kırılarak, yüz milyonlarca euro değerindeki elmas işlemeli kraliyet mücevherleri çalındı.

Yetkililer, hırsızların açık piyasada satılması imkansız olan üç adet "paha biçilmez" 18. yüzyıl mücevher setiyle kaçtıklarını belirtti.

Çalınanların bir kısmı daha sonra ele geçirildi. Beş kişi mahkum edilirken, bir kişi ise beraat etti.