Trump, Almanya'nın aşırı sağcı AfD eş lideri Alice Weidel'i Beyaz Saray'a davet etti mi?

Sosyal medya platformları X ve Facebook üzerinden paylaşılan bir dizi gönderi, video ve fotoğraf, ABD Başkanı Donald Trump'ın aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin eş lideri Alice Weidel'e Beyaz Saray'dan kişisel bir davetiye gönderdiğini iddia etti.

Bir X kullanıcısı 90 binden fazla kez görüntülenen paylaşımında, "Donald Trump Weidel ve AfD'yi resmen Washington'a davet etti," dedi.

AfD yanlısı diğer hesaplar da bu iddiayı paylaşırken, bir Alman YouTuber 64 binden fazla izlenen bir klibinde Weidel'in "Trump'la tanışmak için" Washington'a bir uçuş planladığını iddia etti.

Peki Weidel Beyaz Saray'a davet edildi mi?

26 Ekim'de Cumhuriyetçi ABD Temsilcisi Anna Paulina Luna, X'te yaptığı bir paylaşımda Weidel ile görüşmek için bir davet gönderdi.

"Lütfen AfD'den üyelerinizden oluşan bir delegasyonla Washington D.C.'ye gelmeyi düşünün," dedi. "Sizi diğer birkaç Kongre üyesiyle birlikte ağırlamak isterim."

Ertesi gün Weidel bir yanıt verdi ve "bunu nasıl gerçekleştirebileceğini" görüşmek üzere Luna ile temasa geçeceğini belirtti.

29 Ekim'de Luna, Federal Meclis'te AfD'li bir politikacı olan Anna Rathert ile görüştüğünü ve Aralık ayında bir toplantı için AfD'ye ev sahipliği yapacağını ekledi.

Euronews'in doğrulama ekibi The Cube'a konuşan Luna'nın sözcüsü, Kongre üyesinin Weidel ile görüşmeye açık olduğunu ve Aralık ayında bir AfD heyetini ağırlayacağını söyledi.

AfD ve Beyaz Saray şu ana kadar yorum taleplerimize yanıt vermedi.

Trump da işin içinde mi?

Peki, bir Kongre üyesinin daveti ile Beyaz Saray'dan gelen resmî bir çağrı arasındaki fark nedir?

Hükümet bilgi ve hizmetleri için resmî web sitesi olan USAGov'a göre, Kongre üyeleri tarafından başlatılan toplantılar resmî diplomasi yerine partizan sosyal yardım olarak kabul edilir.

Sadece Beyaz Saray ve Trump'ı da içeren ABD hükümetinin yürütme organı, yabancı siyasi aktörlerle hükümet düzeyinde temas kurma yetkisine sahiptir.

Bu tür resmî ziyaretler ABD Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla koordine edilir ve genellikle basın bildirileri yayınlanır ya da resmî ziyaretçi kayıtlarına geçirilir. Buna karşılık, bir ABD milletvekili tarafından yapılan bireysel davet, yürütme organının müdahalesini gerektirmez ve bu nedenle Beyaz Saray'ın doğrudan müdahalesine işaret etmez.

Kongre Araştırma Servisi'ne göre Kongre üyeleri dış politikayı destekleyebilir ya da karşı çıkabilir ancak kendileri resmî diplomasi yürütemezler.

AfD için Luna'nın daveti, partinin ABD siyasi sisteminde müttefikleri olduğuna dair bir işaret olsa da ABD hükümetinin resmî bir duruşu anlamına gelmiyor.

MAGA hareketi ve AfD

Trump'ın kendisinden bir davet almamış olmasına rağmen AfD, ABD yönetimiyle ilişkilerini güçlendirmek için çalışıyor.

Eylül ayında AfD'nin Genel Başkan Yardımcısı Beatrich von Storch, X'te paylaştığı bir gönderide "İç Politika Konseyi, Başkan Yardımcısı Ofisi, Ulusal Güvenlik Konseyi ve Dışişleri Bakanlığı'ndan ABD temsilcileri" ile stratejik görüşmeler yapmak üzere Beyaz Saray'ı ziyaret ettiğini belirtti.

İsviçre radyosu Kontrafunk'a verdiği röportajda, görüşmelerin öncelikle ifade özgürlüğüne odaklandığını ve orada bulunan ABD temsilcilerinin "Almanya'da ifade özgürlüğü ve sansür üzerindeki kısıtlamalarla" ilgilendiğini söyledi. Beyaz Saray toplantıya ilişkin kamuoyuna herhangi bir açıklama yapmadı.

AfD'nin eş lideri Tino Chrupalla, birkaç AfD üyesi ve muhafazakâr Hristiyan Demokrat Birliği'nin dış politika uzmanı Jürgen Hardt ile birlikte Trump'ın Ocak ayındaki yemin törenine de katılmıştı.

Kısa bir süre sonra ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Almanya'nın iç istihbarat teşkilatının partiyi "kanıtlanmış aşırı sağcı örgüt" olarak sınıflandırmasının ardından Berlin'i "kılık değiştirmiş tiranlıkla" suçladı. AfD'nin mahkemede itiraz etmesi nedeniyle bu sınıflandırma askıya alındı.

MAGA (Make America Great Again) hareketi ile AfD arasında filizlenen ittifak, teknoloji milyarderi ve Trump'ın eski yakın müttefiki Elon Musk'ın şubat ayında Almanya'da yapılacak genel seçimler öncesinde defalarca partiyi desteklemesinin ardından manşetlere taşındı.

Musk tartışmalı bir köşe yazısında partiyi destekledi, Weidel ile bir telefon görüşmesi yaptı ve Halle'deki bir AfD mitingine telefonla bağlanarak partinin Almanya'nın geleceği için "en iyi umut" olduğunu söyledi.

Von Storch'a göre AfD ve Trump yönetimi "İslamlaşmaya, göçe ve uyanmış kültüre karşı" olma konusunda hemfikir.

Yakınlaşmadan önce AfD, Biden'ın başkanlığı sırasında ABD dış politikasını Almanya'nın egemenliğine yönelik bir tehdit olarak göstermişti. Ayrıca uzun süredir ABD askerlerinin Almanya'dan çekilmesi çağrısında bulunuyor ve NATO askeri ittifakını sorguluyorlar.