Avrupa 'ısınırken' siyaset 'soğuyor': AB’nin iklim taahhüdü zayıflıyor mu?

İklim aktivistleri ve çevre örgütleri, geçen yıl Avrupa’nın şimdiye kadarki en sıcak yılı olduğunu doğrulayan yeni bir raporun ardından, Avrupa Birliği’ni 2040 yılı sera gazı emisyon hedefini belirleyecek yasa tasarısını acilen gündeme almaya çağırdı.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen liderliğindeki ikinci komisyon, iklim eylemi konusunda 'rotadan sapmama' sözü vererek, AB’nin bağımsız iklim bilim kurulu tarafından önerilen asgari hedef olan yüzde 90 net sera gazı emisyonu azaltımını destekleyeceğini birçok kez yineledi.
Ancak Brüksel’den gelen son sinyaller, Komisyon’un bazı üye ülkelerin, hedefi karşılamak için AB dışından karbon kredileri kullanmasına izin vererek emisyon azaltımının bir kısmını başka ülkelere 'dış kaynak' olarak yaptırmayı değerlendirdiğini gösteriyor.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) iklim politikası uzmanı Michael Sicaud-Clyet bu ihtimale tepki gösterdi: “Avrupa Komisyonu zaten gerekenin altında bir hedef olan yüzde 90’ı önerecekse, başka ülkelerden karbon kredisi satın alma gibi açık kapılara kesinlikle başvurmamalı. Bu, yerel iklim eylemini baltalar ve uluslararası alanda son derece kötü bir örnek olur.''
Bu açıklama, Avrupa’nın iklim gözlemleme ajansı Copernicus ile Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) ortak yayımladığı raporun ardından geldi.
Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu’ndan Alman milletvekili Michael Bloss ise, Avrupa’nın iklim politikasına olan siyasi iştahının kıtanın ısınmasına rağmen azaldığını söyledi: ''AB artık bağlayıcı bir iklim hedefine kavuşmalı: 2040 yılına kadar en az yüzde 90 emisyon azaltımı, kömür, petrol ve gazdan net çıkış yolları, rüzgar ve güneş enerjisinin daha hızlı yaygınlaştırılması, fosil yakıt sübvansiyonlarının kaldırılması ve sosyal açıdan adil bir denge sağlanmalı.''
'Boş sıcak hava' eleştirisi
Çevre örgütleri, karbon denkleştirme (offset) uygulamalarına şüpheyle yaklaşıyor. Carbon Market Watch (CMW), COP29’da kabul edilen uluslararası kredi sistemine göre onaylanan ilk projeyi analiz etti ve Myanmar’da odun sobalarının temiz ocaklarla değiştirilmesini konu alan projenin, iddia edilen emisyon azaltımını 27 kat abarttığını ortaya koydu.
CMW politika direktörü Sam Van den plas, “Bu karbon kredileri aslında boş sıcak havadan ibaret,” dedi.
“Eğer AB, 2040 hedefini tutturmak için ‘esneklik’ bahanesiyle uluslararası karbon kredilerine güvenirse, küresel emisyonlar artabilir.”
Almanya’dan esneklik baskısı
Almanya’da Yeşiller hükümetten çekilirken, iktidara hazırlanan Hristiyan Demokratlar (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti (SPD), tam da çevrecilerin karşı çıktığı bu tür esneklikleri destekleyen bir koalisyon kuruyor. Anlaşmada Almanya'nın karbon ayak izini 2045’e kadar sıfırlama hedefi yer alırken, AB’nin 2040 için önerdiği yüzde 90 hedefi destekleniyor. Ancak iki önemli şartla:
- AB hedefi, Almanya’nın kendi koyduğu yüzde 88’lik hedefi yükseltmesini gerektirmemeli.
- Ülkeler, hedefin üç puanına kadar olan kısmını karbon kredileriyle karşılayabilmeli.
AB Parlamentosu'nun en büyük grubu olan muhafazakâr Avrupa Halk Partisi de karbon kredilerinin kullanılmasını savunuyor. Grup adına konuşan çevre politikaları koordinatörü Peter Liese, “Ya hedefleri düşürmeliyiz ya da esneklikleri kabul etmeliyiz,” dedi.
Liese ayrıca, Komisyon’un yüzde 90 hedefinde 'takıntılı' olduğunu ve bunun sanayiyi zora sokabileceğini söyledi: “2040 sonrası için hiçbir hedefimiz yok. Japonya, İngiltere ve Brezilya hedeflerini çoktan açıkladı. Çin ve Hindistan gibi ülkeler ise AB’nin adım atmasını bekliyor.”
AB Komisyonu’nun 'yaz başlamadan' yeni hedefi açıklama niyeti hâlâ geçerli. Ancak 14 Nisan’da yayımlanan ve Haziran sonuna kadar olan Komisyon toplantı takviminde bu yasa tasarısı henüz yer almıyor.
Yesterday