Adalet Bakanı Tunç: CHP İstanbul Kongresi kararı, kurultay davasını etkileyecek düzeyde

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, çarşamba günü TRT Haber ekranlarında katıldığı özel röportajda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 38. Olağan Kurultayı hakkındaki dava süreci ile İstanbul İl Başkanlığı yönetiminin görevden alınmasına ilişkin tedbir 2 Eylül 2025 tarihli kararının birbirine etkileyebilecek düzeyde olduğunu aktardı.
CHP delegeleri tarafından gelen şikayetlerle yargı sürecinin başladığını hatırlatan Tunç, "İstanbul'da devam eden davaların yanı sıra Ankara'da önce başlamıştı. Hatay eski Büyükşehir Belediye Başkanı [Lütfü Savaş) CHP delegesi başvuruda bulunmuştu. Hem suç duyurusunda bulunmuşlardı hem de kurultayla ilgili iptal davaları açmışlardı. Onlar bir taraftan yürüyor. Bir taraftan ceza soruşturması, ceza davaları, bir taraftan da Asliye Hukuk Mahkemesinde siyasi partiler kanunu ve dernekler kanununa atıfla yapılan davalar var. Tabii her iki dava birbirini etkileyebilecek düzeyde," ifadelerini dile getirdi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Mahkeme kararını tanımıyoruz” şeklindeki sözlerini sert biçimde eleştiren Tunç, yargı kararlarının eleştirilebileceğini ancak yok sayılmasının demokratik hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığını ifade etti.
CHP kongresi ve kurultay sürecine ilişkin açıklamalar
Tunç, CHP İstanbul İl Kongresi’nin iptaline dair verilen tedbir kararını değerlendirirken, davanın esasının henüz sonuçlanmadığını hatırlattı.
İstanbul’da hem ceza davası hem de hukuk davasının sürdüğünü, ayrıca Ankara’da da kurultayla ilgili davaların devam ettiğini söyleyen Bakan, “Devam eden yargılama süreçleriyle ilgili bizim lehte ya da alehte burada bir görüş beyan etmemiz söz konusu olamaz,” dedi.
Adalet Bakanı, mahkemenin İstanbul kongresinde seçilen yönetim, disiplin kurulu ve delegelerle ilgili aldığı tedbir kararının geçici nitelikte olduğuna işaret ederek, “Bu karar sadece İstanbul bakımından alınmış bir tedbirdir. Kongrede alınan bütün kararların iptali talebi reddedildi. Kabul edilen talepler bakımından da itiraz yolu açık. Dolayısıyla bu süreç hukuk düzeni içerisinde devam ediyor,” ifadelerini kullandı.
Tunç’a göre yaşanan gelişmeler, CHP’nin kendi içinde çıkan anlaşmazlıkların bir yansıması. Bakan, başvuruları yapanların doğrudan CHP delegeleri ve yöneticileri olduğunun altını çizerek şöyle konuştu:
“Bu süreçleri başlatanların kendi delegeleri olmasına rağmen yargılama süreçleriyle ilgili olarak özellikle Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı'nın, Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere Adalet Bakanı olarak biz başta olmak üzere, yargı mensuplarını suçlaması, onlara yönelik ağır eleştirilerde bulunması doğru değil. Burada yargılama süreçlerini başlatanlar da kendileri. Burada Cumhuriyet Savcısı bir ihbar söz konusu olduğunda Ceza Muhakemesi Kanunu 160. maddeye göre o ihbarı değerlendirmek zorunda."
'Yok hükmünde' açıklamasına tepki
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, İstanbul İl Kongresi’ne ilişkin mahkeme kararına yönelik “tanımıyoruz, yok hükmünde” ifadelerini değerlendiren Tunç, bu sözlerin talihsiz olduğunu söyledi.
"Bir ana muhalefet partisi genel başkanının 'Mahkeme kararını tanımıyoruz' demesi bir kere çok talihsiz ve uygun olmayan bir açıklama. Mahkeme kararının son fıkrasını okuduğunuz zaman kabul edilen talepler bakımından itiraza tabi."
Kararın kısmen kabul, kısmen ret içerdiğini, dolayısıyla itiraz ve istinaf yollarının açık olduğunu belirten Tunç, "Hukuki yolları tüketmeden siz verilen bir kararı 'Tanımıyoruz' demeniz demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz. Burada mahkeme kararları eleştirilebilir. Neticede ortada bir yargı kararı var. O yargı kararına uyulması hukuk devletinin gereğidir," diye konuştu.
Tutuklama kararları ve delil tartışmaları
Tunç, İstanbul’daki soruşturmada verilen tutuklama kararlarının da tartışma konusu olduğunu belirterek, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesine işaret etti:
“Bu sebeplerden birisi varsa hakim kararıyla tutuklama gerçekleştirilebilir. Yani kuvvetli suç şüphesini gösteren somut deliller bulunduğunda ve bir tutuklama sebebi de var ise kanunda bahsedilen delilleri karartma, kaçma şüphesi vesaire ki bu soruşturmalar kapsamında firari olanlar da var. Yurt dışından gelmeyenler var yakalaması olanlar var. Dolayısıyla kaçma şüphesi olanlar hatta kaçanlar da söz konusu. Dolayısıyla 100. maddedeki şartlar gerçekleşmişse yargı makamları, mahkemeler, hakimler tutuklama kararları verebilir.”
Bakan, sadece tanık ifadesiyle tutuklama kararı verilmediğini, MASAK raporları, HTS kayıtları, emniyet raporları gibi delillerin bir bütün olarak değerlendirildiğini belirtti.
Eleştirilerin yapılabileceğini ancak yargı mensuplarına hakaret edilmesinin kabul edilemez olduğunu söyleyen Tunç, “Yargı mensuplarımızın kullanmış olduğu bu takdir yetkisini siz farklı bir şekilde yorumlayarak onlara hakaret ederseniz onları tehdit ederseniz bu hukuk devletinde olmaz. Burada verilen bir hatalı karar bir sonrasında tekrar denetlenip düzeltilebilir, onanabilir. Dolayısıyla burada yargı süreçlerini sükunetle, sabırla beklemek ve hak arama yollarını da sonuna kadar kullanmak gerekir," diye konuştu.
'Bu soruşturmayı durdurun' diyebilir miyiz?
Adalet Bakanı, CHP lideri Özgür Özel’in şahsına ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e yönelik eleştirilerini de değerlendirdi.
"[Özgür Özel'in] Adalet Bakanı olarak bize yargıya müdahale etmemizi ister bir tavrı var. 'Adalet Bakanı olarak siz buna müdahale edin' böyle bir durum söz konusu olabilir mi? Dolayısıyla yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla kuvvetler ayrılığının uygulandığı bir ülkedeyiz. Biz Sayın Cumhurbaşkanımız ya da Adalet Bakanı olarak ben Cumhuriyet Savcılarına, hakimlerimize, yargıya 'Bu soruşturmayı durdurun. Böyle bir soruşturma olamaz' diyebilir miyiz? Diyemeyiz."
İmamoğlu: 'Türkiye'yi darbeler değil, demokrasi yönetecek'
Diğer yandan 23 Mart'tan bu yana tutuklu bulunan, CHP'nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'ndan da İstanbul İl Başkanlığı hakkındaki karara dair ilk açıklama geldi.
İmamoğlu, 'demokratik yollarla iktidarın değiştirilmesi hakkı'nın gasp edilmeye çalışıldığını belirterek, "CHP'yi yok etmek istiyorlar," dedi.
CHP'nin Türkiye'nin ve demokrasinin 'sigortası' olduğunu belirten yurttaşlara şöyle seslendi: "Demokrasiye karşı yapılan bu saldırıyı durduracak kudret sizin gönlünüzde, aklınızda, ruhunuzda, Türkiye’ye ve demokrasiye olan inancınızda mevcuttur."
İmamoğlu ayrıca, Gürsel Tekin'e de gönderme yaparak ''Bilsinler ki 'ben CHP’liyim' diyen hiçbir siyasetçi, bu irade gaspına ve onursuzluğa alet olmaz,'' dedi.
İmamoğlu'nun açıklamasının tam metni şöyle: "Cumhuriyet’i kuran iradeyi, Türkiye’nin birinci partisini ve milletin egemenliğini hiçbir kuvvet esir alamayacaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve demokrasimizin sigortasıdır.
Bir avuç muhteris, milletin kendi kaderini tayin etme ve demokratik yollarla iktidarı değiştirme hakkını gasp etmeye çalışıyor.
Devletimize ve milletimize yaşatılan bütün kötülüklerin önünde sarsılmaz bir iradeyle duran Cumhuriyet Halk Partisi’ni yok etmek istiyorlar.
Geceleri uykularını kaçıran mücadelemizden ve milletin iktidarından çok ama çok korkuyorlar.
Demokrasiye karşı yaptıkları bu müdahaleyi finanse edebilmek için milletin sofrasındaki ekmeği küçültüyor, ülke ekonomisini yok olma noktasına getiriyorlar.
Kendilerini ev sahibi, milleti kiracı zannediyorlar.
Sandığa ve millet iradesine savaş açarak iktidarda kalacaklarını düşünüyorlar.
Tertemiz olan İstanbul İl Kongremizi ve Kurultayımızı lekelemeye çalışarak, partimizi kayyımla tehdit ederek ve delegelerimizin iradesini hiçe sayarak sonuç alabileceklerini sanıyorlar.
Buradan güçlü bir şekilde ifade ediyorum; CHP kongreleri ve İl Başkanımız Özgür Çelik onurumuzdur.
Bilsinler ki 'ben CHP’liyim' diyen hiçbir siyasetçi, bu irade gaspına ve onursuzluğa alet olmaz.
Cennet vatanımızı siyasi mühendislikle, davalarla, tutuklamalarla, masa başı planlarıyla ve kayyımlarla ele geçirmeye çalışanların yargı eliyle demokrasiye yapmaya kalkıştıkları müdahale, 19 Mart’ta Saraçhane’yi inleten milletimizin gür sesi ile durdurulmuştur.
Bitirmeye çalıştıkları bu umut seferberliğini, ne bizleri esir alarak ne de CHP’yi tehdit ederek durdurabilirler.
Türkiye Cumhuriyeti’ni darbeler değil, demokrasi yönetecektir.
Millete savaş açmayı tercih edenler, devletin kurumlarını milli irade gaspı için kullananlar ve kayyımlardan medet umanlar sizin iradenize yenilecek ve kaybedeceklerdir.
Mesele CHP değil, Türkiye’dir.
Demokrasiye karşı yapılan bu saldırıyı durduracak kudret sizin gönlünüzde, aklınızda, ruhunuzda, Türkiye’ye ve demokrasiye olan inancınızda mevcuttur.
Yorulmayacağız ve asla pes etmeyeceğiz. Hep birlikte geleceğimize ve demokrasimize sahip çıkacağız.
Azim, kararlılık ve cesaretle milletin iktidarı, Türkiye’yi umuda ve huzura kavuşturacak.
Zulümleri, asla milletin zaferinden büyük olamayacak.
Onlar gidecek, millet gelecek!
Ve onları korkudan tir tir titreten o cümle kulaklarından hiç çıkmayacak: Her Şey Çok Güzel Olacak!"
Ne oldu?
CHP'nin İstanbul İl Kongresi, 8 Ekim 2023 tarihinde Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenmişti. Kongrede o dönem CHP Bahçelievler İlçe Başkanı Özgür Çelik, 342 oy alarak İstanbul İl Başkanı seçilmişti. Bir diğer aday Cemal Canpolat ise 310 oy almıştı.
Çelik kongrede, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun desteklediği aday olarak öne çıkmıştı. Canpolat ise o dönemki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na yakın olarak biliniyordu.
Kongreyle ilgili soruşturma haberi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın da CHP'nin 4-5 Kasım 2023'te yapılan 38'inci Olağan Kurultayı'nda 'kurultay günü para karşılığı oy kullandırıldığı' iddialarına ilişkin soruşturma başlatmasının hemen ardından gelmişti.
Bu kurultayda Özgür Özel, CHP'nin yeni genel başkanı olarak seçilmişti.
Kurultayla ilgili dava 15 Eylül'de Ankara 42'nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecekti.
İl kongresinin iptali kararı, kurultayla ilgili davadan günler önce geldi.
CHP'nin 38. Olağan Kurultay davası
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 4-5 Kasım 2023 tarihlerindeki Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 38. Olağan Kurultayı'na ilişkin başlatılan soruşturmaya dair iddianame Haziran ayında hazırlandı.
Euronews tarafından ulaşılan iddianamede Kasım 2023'te yapılan kurultaya divan başkanlığı yapan ve İBB İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik "yolsuzluk" soruşturmaları kapsamında tutuklanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte toplamda "şüpheli" sıfatıyla yer alan 12 kişi için üç yıla kadar hapis cezası ile "siyasi yasak" talep edildi.
İddianamede CHP'nin eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş "müşteki (şikayetçi)" ve tanık sıfatlarıyla belirtilirken, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu "mağdur" sıfatıyla yer aldı.
812 delegenin oyunu alarak genel başkanlığa seçilen CHP lideri Özgür Özel'e karşı dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 536 oy ile seçimi kaybetmişti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 10 Şubat 2025'te CHP delegelerine "oy karşılığında para, telefon ve ev verildiği" iddialarıyla kurultay hakkında soruşturma başlatmıştı.
Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 30 Haziran'da görülen dava duruşmasında mahkeme, ceza yargılaması ve görevsizlik kararına itiraz süreçlerinin beklenmesini kararlaştırarak davayı 8 Eylül'e ertelemişti.
Ardından CHP'nin başvurusuyla gelecek duruşmasının tarihinin 15 Eylül'e ertelendiği bildirildi.
İlk duruşma öncesi iktidardaki AK Parti'nin YSK temsilcisi Recep Özel 'mutlak butlan' kararına karşı çıkmıştı.
Özel, "YSK'nın kararını mahkeme bozamaz. Eğer mahkeme bu kararı bozarsa bütün sistem allak bullak olur," ifadelerini dile getirmişti.
Mutlak butlan, bir hukuki işlemin, baştan itibaren kanuna aykırı olması nedeniyle geçersiz sayılması anlamına geliyor. Mutlak butlan sonucunda bu tür işlemler, hukuk sisteminde hiç yapılmamış sayılıyor.
Today